Hayattaki en zor şeyler ailenin boşanması, sevgilinin seni terk etmesi, derslerinin kötü olması falan değildir.
Hayattaki en zor şeylerden biri, 8 ay ömrünün kaldığını bilerek iğrenç bir şekilde yaşamaktır.
Hele ki birisine aşık olursan.
Her hikayenin sonu güzel bitmez. Güzel peri masalları gibi mutlu mesut yaşanmaz hayatta. Sadece kalp kırıklıkları ve acı vardır gerçek hikayelerde. Okuyacağınız hikaye gerçek bir hikayedir. Kendi yaşadıklarımı anlattığım bir hikaye. Ben kanserli bir kızım ve yaklaşık 8 ay sonra geldiğim yere, toprağa geri döneceğim. 8 ay sonunda hikayem bitmeyecek. Hesabımın şifresini çok yakın bir arkadaşıma verdim. O benim yaşadıklarımı anlatacak sizlere. Yaşayacağım süre belki 8 ay bile değildir. Doktorların tahminine göre 8 ay. Bu belki 7 ay, 6 ay bile olabilir. Belki de bitmez. Yenerim şu lanet hastalığı. Etrafımdaki kimse benim gibi düşünmüyor olsa da ben umudumu kaybetmemeye çalışıyorum. Doktorun dediğine göre hastalığım tüm vücuduma yayılmaya başlamış. Kurtulma oranım %11 miymiş neymiş. Gün geçtikçe bu oran düşüyormuş. Olsun. Ben her şeye rağmen 8 ayım (ya da kaç aysa) doya doya geçirmek istiyorum. Sakın bana acımaya falan kalkmayın. Etrafımda bana acıyan gözlerle bakan yeterince insan var zaten.
Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki benim adım Ekin değil. Arda'nın da Arda değil. Benzer isimler. Zaten ben cehenneme göç ettiğimde mutlaka BFF'ım Nehir size bütün isimlerin gerçeklerini anlatır.
AMA UNUTMAYIN; ZAMANINIZ VARKEN ANNE VE BABANIZA KOCAMAN SARILIN VE ONLARI SEVDİĞİNİZİ SÖYLEYİN. VE SEVDİĞİNİZ İNSAN.. ONU SEBEPSİZ YERE DUDAKLARINDAN TUTKUYLA ÖPÜN. EĞER DAHA ONA AÇILAMADIYSANIZ, ZAMANINIZ VARKEN ONA ONU SEVDİĞİNİZİ SÖYLEYİN.
Hikayem basitti aslında, ödevim için modelim olmasını isteyecektim. Çabucak bitmesini istediğim, sıkıcı bir işten ibaretti. Renksiz hayatımın, renksiz olaylarından bir tanesiydi.
Tabii, nereden bilebilirdim ki solmuş renklerimi kendi renkleri ile renklendireceğini.