İlk kez âşık olan bir insan nasıl hisseder az çok bilirsiniz. Âşık olduğu andan
itibaren hayatı tek bir kişinin üzerine kurulur. Onsuz olmayacağım asla der,
hayalleri hep onun üzerine kurar. Hiç bitmeyecek bir masal gibi gelir. Oysaki
bitmeyen ve değişmeyen tek şey ayrılıktır…
O sabah gözlerimi memleketim de açmıştım. Yıllık izin için annem, ben ve
kardeşlerim gitmiştik. Babam İstanbul’da kalmıştı. Çünkü iş yerinden izin
alamamıştı. Babasız bir tatil demek özgürlüğün bir kat daha artması demektir.
Sabah otogardan dayım almıştı bizi, saat yedi buçuk civarlarındaydı. Allah’ım o
kokuya hasret kalmışım, köyüm ne güzel kokuyor öyle. Böyle kendimce düşünürken
dayım geldi, hemen arabaya binip babaannemin yanına götürdü. Babaannem tek
yaşıyordu. Dedem ben doğmadan yıllar önce vefat etmiş. Neyse ki sonunda evimize
gelmiştik. Babaannem misler gibi kahvaltı hazırlamıştı hem de yer sofrasında.
İlk olarak babaannemin elini öptüm daha sonra aç olan karnımı doyurdum. Yemeği
yedikten sonra doğal olarak yolun kattığı yorgunluk ve yediğim yemeğin
bastırdığı mayışıklık gayet iyi uykumu getirmişti. Derken uyuya kalmışım ve bir
güzel uyuşum. Uyandığımda saat on bir buçuk gibiydi. Uyanır uyanmaz kardeşim gibi
sevdiğim arkadaşımın yanına gittim. Öptüm, sarıldık, ağladık, muhabbet ettik. O
sırada bir mesaj geldi telefonuma, baktığımda ise ondan gelmişti. O kim
mi? Sevdiğim, çocukluk aşkım. Yıllar önce âşık olmuştum ona ve sonunda sevgili
olmak nasip olmuştu. O yaz buluşacaktık. Çok heyecanlıydım. Çünkü gelen mesajda
buluşmak istediği yazıyordu. Tabi ben de kıpır kıpırım hemen kabul ettim ve
arkadaşımda hazırlandım koşarak eve gittim. Anneme azcık beyazından,
pembesinden yalanlar söyledim ve izin aldım. Koşar adımlarla
buluşacağımız yere giderken çok heyecanlıydım. En son geçen sene görmüştüm o da
uzaktan tam olarak yüzünü hatırlamıyordum bile. Ama âşıktım, o masmavi
gözlerine bakmaya doyamıyordum.