ilk karşılaşma
Anlamdıramadığım gözlerin esiri olmuş gibi onlardan ayıramıyordum yeşillerimi.
kuzguni siyah gözler bu kadar etki altına alması çok saçma gelirken ben hala bakmadan alamıyordum kendimi.
Gözlerinden zazor ayırdığım bakışlarım bu sefer dudaklarında takılı kaldı, yüzünde alayla karışık bir gülümseme oluştu.
Gözlerim bu sefer transa girmiş gibi dudaklarına bakıyordum.
Yutkundum sanki hiç su içmemiş gibi susamıştım.
Kuzguni gözlü adam hala göğsünde duran ellerime ve yüzüme anlamdıramadığım bir şekilde bakıyor'du.
Kızgın bir şekle börünen yüz hâli korkmama Sebeb olurken ona rağmen dudaklarından ayırmadım gözlerimi,
Direk gözlerine çevidim,rest çeker gibi.
sert bir bakış atarak"kör müsün lan önüne bak" diyerek karşı bir tepki verdim.
Bu lafıma şaşırmış olucak ki şekilli kaşlarından teki havaya kalktı,
Sesini ilk defa duyduğum adam'ın seside
Kendi gibi ukala bir tınıda" kör değilim, ama keşke olsaymışım,en azından göz zevkim bozulmuş olmazdı."dedi ..
"Lan senin yüzünden işimden olursam, hayatını öldü bil."dedim bu dediğime daha fazla şoka girmiş gibi deliye dönen kuzguni gözlü esmer ise daha fazla sırıtarak beni deli etmeye çalışır gibi bir hali vardı.
Durumu yeni yeni kavrayan beynim ile, hala adamın üstünde olduğumu,anlayıp üstünden kendimi yan tarafa atım...
"Bana ocüymüş gibi bakmayı kes. İnsanım." Derin bir nefes aldıktan sonra dolunaya baktım. Bu gece beni aydınlatmak ona düşmüştü. "Ayrıca göbeğin sana pek yardımcı olmuyor. O ağaç senden birkaç beden daha küçük." Beklediğim gibi birkaç homurtu duyduğumda ağacın arkasına saklanan genç çocuk kendini açık etti. Titreyen bedenini gördüğümde sıkkın bir nefes bıraktım.
"Şu gözlerini çek üzerimden velet."dişlerimi sıkarak söylediklerim onu daha da korkutmuş gibi titremesi arttığında kendimden bir kez daha iğrendim. Üzerimde üniformam ile birçok çocuğun hayalini süslerken başka bir çocuğu benliğimle korkutuyordum.
"Korkacak bir şey yok. Bir tanıdık." Kaşlarımla arkamdaki mezarı işaret ettiğimde çocuk kalkan kaşları ile bana sanki bir hayaletmişim gibi bakmaya devam etti. "Ne var ulan?! Babamızın mezarına ziyarete geldik işte! Niye mezardaki benmişimde dirilmişim gibi bakıyorsun?"
Sağ elinin işaret parmağı titrek bir şekilde havalanıp arkamdaki açık mezarı işaret ettiğinde "Babanın mezarını mı kazdın yani?"diye sordu. Sanki çok normal bir şeymiş gibi sakince omuzlarımı silktim. "Senin mezarını mı kazmalıydım?"
"Hayır tabiki de!"diye cırladığında diğer eliyle hızlıca ağzına kapattı. "Abla Allah'ını kitabını seversen senin akşam akşam başka işin yok muydu ya?!"
"Niye lan? Bu akşam müsait değil miydi?"