Papatya taçları kırılganlardır. Öyle kırılmaya, bükülmeye dayanamazlar. Narinlerdir, güzelliklerinden asla ödün vermezler. Ama aynı zamanda güçlülerdir de. Aralarından sıyrılıp, dışa dönerse bir tel, kendine değil, bulunduğu kişiye zarar verir. Onlar ya batarlar, ya acıtırlar, ya kırılırlar; lakin onlar, her daim masumlardır.
Her papatya falından sonra, koparılan beyaz yaprakların ardından yine hiç koparılmamış gibi canlılığıyla gülümseyen o sarı tutam gibi bir genç kızın, ajandasının isli sayfalarındaki hüzünlü müziği...
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."