Ellerini birbirlerine uzatmışlardı; fakat yetişemiyorlardı... Sırat köprüsünde gibilerdi... İncecik bir köprüydü... Atılamayan adımlar, kavuşamayan eller, sürgün gibi olan bir köprü... O sürgün yeni filizlenmişti tıpkı içinde ki kıvılcımlar gibi... Ya kaldıramazsa ikisinin ağırlığını? Neydi yaşadıkları? Sürgün olacak mıydı onlar için koca bir dal? Yeşerip, o dalın altı onlara gölge olacak mıydı? Parmak uçları bile olsa hissedebilecek miydi tenleri birbirlerini?
Bakakalmışlardı birbirlerine; öyle güzel, öyle masum; o köprüde birer uçta... Ömründe görmediği o mavilere, burnunun direğini sızlatan o kokuya, aklına mıh gibi kazıdığı; sadece sureti değil tüm uzuvlarını bildiği, sarıldığı, sımsıkı sarıldığı o beyaz tüylere ve aslını bildiğini ONA Nora'nın kalbinin evet dediği gibi bedeni ve mantığı da Evet diyebilecek miydi? Tek bir yer miydi buluşma noktaları? Nora'nın onu görebilmesi için uyumaktan başka çaresi yok muydu? Yaşadığı an ile soyutluğun arasında gerçeklere ulaşabilecek miydi?
O okula uğramasıyla başına geleceklerden habersiz olan Selin'in heyecan dolu hikayesi...
Selin ve arkadaşlarının başına gelen ufak bir aksilik ve belki de bazılarının hayatına mâl olabileceği bir okul!
18.11.2017 KORKU #2
27.01.2018 KORKU #1