Zamanla dağılan bir gurup genç, yıllar sonra eski dostlarının cenazesinde bir araya gelirler. Neden ayrılıp küstüklerini bile hatırlamazken tek bir soru küstahça sorar onlara. "Ayrı kaldık onca yıl, yaşansaydı, devam etseydi dostluğumuz yine tarih bizden bahseder miydi, gençliğimizde çalan şarkı bugünümüzü böylesine duygusallaştırır mıydı? Birimiz sarhoş birimiz deli, kim bilir dün gece güldüğümüz hikayeler bu sabah anlam kazanır mıydı? Sormaya çekiniyorum, ölüm bu kadar uzakken zaman nasıl olurda bu kadar yakın ve soğuk?" Öldüğünü biliyorum, kim olduğunu hatırlamıyorum fakat canım yanıyor kardeşim, nasıl hissettiğimi bilemezsin. Sen hiç kardeşinin ölüsünü gördün mü, fiziksel anlamda, kalbinin durmasına şahit oldun mu? Bugün bir kez daha seni gömüyoruz, kalplerimizde. 🖇 Öldüğünü söylediklerinde saat henüz altı bile değildi. Bu vakte bu hava da ölünebilir mi diye düşündüm, kızma bana aradıklarında uyuyordum. Tahmin edersin ki o saate bir çok kişi uyur, sen niye uyumadın? Ölmek için o saati seçtin. Günlerden bugün ne hatırlamıyor musun, eminim veda edecek bir not bir hediye bırakmış olmalısın. Canım yanıyor. Yanına vardığımda üstüne onlarca gazete kağıdıyla örtmüş olmalarına rağmen rüzgar üstünü açmak için direniyordu. Kalbinin durmuş olması can yakıcıydı fakat insanı deli eden soğukluğundu, kaybolan rengindi. Ve emin ol sen bile o görüntüden korkar kaçırdın. Aklım başımdan kaçmıştı. Ben hala seni izliyorum. Ve düşünüyorum. Bundan 47 gün öncesini, seni ve zihnini karanlığa çeken o ilk günü. -dost sanılan ailen Sales. Günahkar bir.