Acar Ustam, çırak-usta ilişkisinin baba-oğul ilişkisiyle aynı olduğuna inanırdı. Oğlu gibi çırağını eğitmeyi kendine borç bilirdi ve bunu yaparken şefkatini hiç esirgemezdi. Bana öğütler verir, tecrübelerinden bahseder hikayeler anlatarak beni terbiye etmeye çalışırdı. Ben ise söylediği her sözü dinler, anlamaya çalışırdım, çoğunu anlamadığım bu hikayeleri kesinlikle dinlerdim. Yapmamı söylediği her şeye harfiyen itaat eder sözünden çıkmamaya gayret ederdim ama nadir de olsa içimde ona karşı bir öfke oluşurdu. Ve bununla nasıl başa çıkmam gerektiğini kesinlikle bilmiyordum.