Lars , henüz genç yaşlarda müzikle tanışan kısa boylu ve son derece tatlı Danimarkalı bir tenisçi çocuktu. Onu ayrıcalıklı kılan şey ise babasıydı , Tenis efsanelerinden Torben Ulrich. Babasının yolundan emin adımlarla gidiyordu , her sene farklı turvunavalar ve farklı renklerde madalyalar , artık büyümeye başladığında başarısı ilgi çekmeye başladı ve babası Torben ona daha iyi tenis eğitimi verdirebilmek için Amerika Birleşmiş Devletleri'ne taşınmakararı aldı. Zamanın ünlü saksofonistlerinden olan vaftiz babası Dexter Gordon sayesinde müziğede ilgisi gittikçe artıyordu.
Başlarda bu taşınma kararından nefret etsede Lars gideceği yerde çok sıkılmayacaktı , henüz haberi yoktu ama dünyayı değiştirmek üzereydi...