İnsan beyni çok karmaşık bir organdır. Nasıl algılanmak isterse, nasıl anlamak isterse, nasıl insanı kendi benliğiyle yabancılaştırmasını istese de insan, o kayboluşa geçtiğinde bir daha kendi gibi olamaması gibi çeşitli karmaşıklığa yürütüyor... İnsan beyni, yapboz gibidir. Parçaları yanlış yerleştirirsen, yanlış sonuçlara varırsın. Doğru parçayı yerleştirirsen, yine yanlış sonuçlara varırsın. Ne kadar denersen dene yanlış sonuçlar, yanlışları doğurur. Bu hayatın gerçeğini değiştirmez. Ne kadar çabalasan da sonuç aynıysa, değişen hiçbir şey olmaz. Yalnızca içinde kocaman bir hiçlik hissedersin. Bu yazacağım kitapta, kendimi aradığım çok yerler oldu ama ana karakterimiz gibi bir hiçliğe veya kaybolmuşluğa kapılmadım. Bu kitabı yazma amacım bilhassa bu. Kendini yalnız hissedenlere, kendiyle yabancılaşanlara, kaybolmuş veya hayattan beklenti içinde olmayan insanlara ithafen yazıyorum. Çünkü hayatta en çok onlar anlamayı hak ediyor...
alena: annesi rus babası kürt aşireti
ve rusyaya okumak için gitmiştir fakat annesi onu arayıp mardine gelmesini söyler ve mardine gelir, abisinin kaçırdığı kız yüzünden ondan habersiz yaptıkları berdel sonuçunta kızı mardinin en acımasız ağasına berdel kararı'ile verirler
ve ALP DEMİR ARSLAN alenayı gördüğü an ona ilk cümleyi kurar.
"geldi bizimde portakal kafa şımarık velet"