Sonunda o gün gelmişti.. Gözlerimi bu dünyada açtığımdan beri bugünün gelmesini bekliyordum.. Simsiyah gözleri eflatunlarıma değdiğinde gözlerimi kaçırmadım.Yüzündeki tehditvari gülümseme bile gözlerimi kaçırmama neden olmadı.O an düşündüğüm tek şey özgürlüktü. Bu eve yeterince katlanmıştım ve her şey bugün içindi.. O buradan kurtuluş biletimdi.. Kimse onun gerçekte kim olduğunu bilmiyordu.Ben hariç.. Karşımdaki adam bu hikâyenin kahramanıydı. Artık yapacak tek bir şey vardı.. Siyah gözler altın sarısına dönmeden önce onun güvenini kazanmalıydım.Bunun için onu kişisel şövalyem olarak seçmeliydim. ******** Karşımdaki kalabalığa anlam vermeyerek bakakaldım.Bu nasıl olabilirdi? Altın sarısı gözler gülümseyerek insanlara el sallıyordu.Yanındaysa kadın karakter vardı. "Tanıdığınız biri mi?" kibar gibi gözüken bu soru onun dudaklarından çıktığı an bir tehdite dönüşmüştü. Şaşkın bir şekilde karşımdaki siyahlara baktım.Altın rengine dönüşmesi gereken siyahlar bunlardı.Peki neden dönüşmemişlerdi? Rüzgarın dağıttığı bir tutam saçı alarak kulağımın arkasına sıkıştırdı.Ama elini hemen çekmedi.Parmak uçları tenimde gezinerek boynuma kadar indi.Parmakları bir süre orada oyalandı.Gözlerini boynumdan çekmeden "İşte böyle prenses."diye mırıldandı. "Sadece bana bakın!" dudaklarındaki gülümseme ürpermeme neden oldu.All Rights Reserved
1 parte