"Öpsem zihin kırıklarından susar mı düşüncelerin? gider mi kulaklarını uğuldatan parazitler?"
Sesinin bile ona değmesinden korkuyor gibiydi, karanlığın içinde alelacele taktığı maskesinin ardındaki gözleri yoğun bir bakışla bakıyordu. Bakışlarındaki yoğunluk bütün pis şeylerden uzak sadece koruma iç güdüsünün tetiklediği bakıştı.
Kanatın dünyası karışıktı ama tek bir gezegeni, tek bir yörüngesi vardı o da Güneşiydi. Karşısında çökmüş dizlerini kendine çektip duvarını sağlam tutmak için öfkeli bakmaya çalışan bu küçük kadın.
Onun gibi duvarın dibine çöküp aralarında ufak bir boşluk bıraktı, elini o boşluğun arasına yerleştirip sadece ileriye bakıyordu, biliyordu elini tutmasını söylese tutmazdı. Güneşi temastan nefret ederdi. Bir süre sonra sadece bir parmağında hissettiği elle tebessüm ederek sadece durdu, Temastan nefret eden Güneş ilk defa birinin varlığına ihtiyaç duyuyordu. Parmaklarını adamın işaret parmağına saran kız ilk defa bir temastan kaçmadı, ilk defa bir temas onu rahatsız etmedi, ilk defa kötü bir his içinde canlanmadı. Güneş ilk defa birine kendi istediği için dokundu. Kanat oturmadan önceki lafını yine aynı şekilde yineledi.
"Öpsem zihin kırıklarından susar mı düşüncelerin? gider mi kulaklarını uğuldatan parazitler?"