Yattığım yatakta sırtüstü döndüğümde, kapalı gözlerimin karanlığının içerisine sızan ışık fazla rahatsız edici dereceye gelince gözlerimi açıp ne olduğuna baktım. Tavanımda asılı yüzlerce yanıp sönen yıldızla bakıştım. Hepsinin alacalı rengi beni hipnotize etmeye başlayınca ne zaman havaya kaldırıp uzattığımı fark etmediğim elimle, yattığım yerde tavana uzanamayacak kadar kısa olsa da, avucumu kapattığımda içinde hissettiğim gıdıklanmayla kolumu indirdim ve yavaşça parmaklarımı açtım.
Bir sürü, bir sürü yıldız. Hemen ayağa kalkıp yatağımın yanındaki komodinin üstüne koyduğum kavanozu aceleyle açıp, avucumdaki yıldızları incitmeden kavanozuma döktüm. Yatağımın üzerine bağdaş kurarak oturarak uzun bir süre yıldızlarımı izledim. Gözlerimden artık uyku akmaya başladığını fark edince halsizce kendimi sağa doğru bıraktım. Uyku yanıma gelip beni kollarının arasına alınca ona sarılmıştım ve o sırada benimle beraber uyumaya dönen yıldızlarımın da ışığı sönmüştü.
Galatasaray teknik direktörünün büyük kızı olan Mayıs, derbide attığı golün ardından sakatlanan yıldız oyuncuya babasının ne kadar üzüldüğünü görünce dayanamaz. Hem babası hem de düşük not aldığı stajının puanını yükseltmek için fakülte hocalarından birisiyle bir anlaşma yapar.
Sakatlanan topçuyu üç ayda sahalara döndürmenin sözünü veren Mayıs, bu sözü verirken Doruk'un ne kadar huysuz bir insan olduğundan habersizdi. Ama kendisi de ondan aşağı değildi.
Ve top kaleye, tam isabet etmişti.