Hazal Arapçada kuruyup dökülen ağaç, yaprak anlamına gelir. Kelebek misali tek bir bahar yaşayacağını bilir gibi salınan, kısacık vaktini de kendinden çalarak ya gölgesini mesken edinenleri serinleten ya da yeryüzünde nefes alan onlarca canlının soluğunun sebebi olan bir garip canlı... Kendini düşünmeden veyahut düşünecek vakti olmadan vadesini doldurup cansızlaşan; küçücük bir ayazda, hatta bazen hiç buna gerek kalmadan kendiliğinden hayat kaynağından koparak süzülen varlıktı hazal. Genç kız sıklıkla ismiyle müsemma bir insan olduğunu düşünürdü. Ona göre de kendisi dünyada kendine dair hiçbir keyfi an yaşamadan, öylece süzülüp toprağa karışacaktı. Ve her bahar binlerce hazala olduğu gibi ona da dönüp bakan olmayacaktı. Fark edilmeyecekti bile, öylece solup gidecekti hatırası. Bilemezdi. Masmavi gözleri olan koca bir adamın gözü kapalıyken bile kendini düşleyeceğini, yokluğunda da varlığında da aynı kıymetle sevileceğini bilemezdi. En sıcacık düşlerini bir devin kocaman kollarının gerçek kılacağını bilemezdi.
1 part