Kendini bildi bileli, rakibi gördü genç Atsushi'yi. Dazai-san'ın Kendisine değil, ona açmıştı, şevkatini ve saygısını. Bu onu bir deli gibi çıldırtıyordu, neyi yanlış yapmıştı? onda olan, kendisinde eksik olan neydi böyle? Kıskançlık ve nefret Atsushi'ye sakladığı hislerdi. Onu böcek gibi ezecekti..Onu öldürmeye and içmişti kendisine. Ama nefreti gittikçe başka yollara saptı nihayetinde, bir gün. Ah, bu 'duygu' Atsushi'ye beslediği eski duygu değildi! Ona hiç benzemiyordu. Zamanla bu garip duygu gittikçe baharın ilk aylarında taze bir gül yumuşak, zarif ve ince leçeklerini açar gibi bir hale sürüklenmişti. Ne olmuştu? Bunu ilklerde anlayamadı ve öfkesi ağır bastı. Ama bir gün anladı, ve o an..Tanrıdan ölmeyi arzuladı. Onuru herşeyiydi, onu ateşe bu saçmalık için adına veremezdi. Bu duygudan tiksinen, iğrenen en çok oydu!... Çünkü bu duygunun adı, evet, doğru tahmin. "Aşk"
Zıttın tutkusuydu bu...