"Kardeşini kurtarmak için cehennemin kapılarını aralayacaksın... Peki, oradan sağ çıkabilir misin?"
Yıl 2028. Devlet yok, adalet yok. Sokaklarda kanunları çeteler yazıyor. Ve en korkulanı: MARA Çetesi. Ejderha simgesi taşıyan bu karanlık güç, genç kızları kaçırarak onları gölgelerin içine hapsediyor. Hayalleri yıkan, genç kızların hayatlarını karartan bir sistem.
Mina, henüz on yaşındayken ablasını MARA Çetesi'nin kanlı ellerine düşmesini gördü. Gözlerinin önünde, karanlık bir sokakta çekip aldılar onu. O gün sadece ablasını değil, çocukluğunu ve güvenini de kaybetti. Şimdi 18 yaşında bir kadın olarak geri döndü, tek bir amacı var: İntikam almak ve ablasını bulmak.
Ama bu sadece bir kurtuluş hikayesi değil. Mina, MARA Çetesi'nin içine sızarken, kötülüğün içinde gizlenmiş sırlarla yüzleşmek zorunda kalacak. Kalbi nefretle doluyken bile, duygularına yenik düşecek kadar insan kalabilir mi?
••••
Şeytan artık şüphelenmeye başlamalıydı. Çünkü inine bir melek almıştı ve o melek kardeşini buradan almadan burayı başına yıkmayacaktı. Bu melek o iblisi bitirecekti.
Melek bir şeyleri bilmiyordu, Şeytan onun kalbini yerle bir edecekti. O ise sadece iblisin evini yerle bir edecekti.
⚕️🔱
HİKAYEMDEKİ HER ŞEY BANA AİTTİR. ÇALINMA DURUMUNDA GEREKLİ YERLERE MÜRACAAT EDİLECEKTİR.
"Soyun!"
"Ne?"
Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu göster."
Tedirginlik içinde onlara baktığımda uzun bir masada oturan toplam on kişi görmüştüm. Ben kapıya yakın bir yerde duruyordum ve yanımda benimle aynı yaşta olan altı çocuk daha vardı. Sağımdaki kızın sol kolundaki yarasa damgasını gördüğümde sertçe yutkundum. Aynı damgadan benimde kolumda vardı.
"Neyi bekliyorsun?" Bu soğuk ses yaşlı adamın sağ tarafında oturan kişiden gelmişti. Başını önündeki dosyadan hiç kaldırmadığı için yüzünü iyi göremiyorum.
Hırkamı çıkardığımda benimle aynı hizada duran çocuklar koluma baktı. "Sende Yarasalardan birisin." Yaşlı adamın sesi huzursuz çıkmıştı.
"Nasıl damgalandığını hatırlıyor musun?" Yine o adam konuşmuştu ve hâlâ başı önündeki dosyadaydı.
İyi hatırlıyordum. "Hayır." Onlara güvenmiyorum.
Cevabım ile kalem tutan eli hareketsiz kalmış fakat başını kaldırmamıştı.
"Artık bizi neden buraya getirdiğinizi açıklayacak mısınız?" Yanımdaki çocuklardan biri konuşmuştu.
Yaşlı adam sıkıntıyla bir nefes alarak bizlere baktı. "Aslında hepiniz aynı çocuk yurdunda bir zamanlar kaldınız. Peşinde olduğumuz biri var ve o yurttaki otuz çocuğu damgaladı. Şimdi yeniden ortaya çıktı ve Yarasaları bulup hepsini öldürüyor." Sanırım Yarasalar biz oluyorduk.
"Bizimle işbirliği yapmak zorundasınız, tabii yaşamak istiyorsanız?" Masadakilere döndü. "Herkes kendi eğiteceği çocuğu seçsin. Unutmayın seçeceğiniz çaylaktan siz sorumlusunuz."
Burada neler olduğunu anlamıyorum.
Masadakiler bizi incelerken o başını hiç kaldırmayan adamın sesini duydum. "Gözlüklü kızı ben eğiteceğim."
Burada gözlük takan sadece bendim.