"Sesini sakın çıkarma," derken sesi içinde boğulduğum durumdan daha korkutucu geliyordu. Karnıma sarılı duran elindeki silahı vücuduma değiyordu. "Yoksa olacaklardan bahsetmek istemiyorum." Sesindeki ima ve kesinlik olabilecek her senaryoyu gözümde canlandırmama yetiyordu. Ona ayak uydurdum ve sustum. Arkamızda dolanan birkaç kişiden oluşan insan grubun elinde bir silah olduğunu düşünmüyordum fakat kollarını bana sarmış ve tüm ağırlığımı üzerine alarak bana rahatlama sağlayan adamın elindeki silah hepsinin ölümüne sebep olabilirdi. Kulübede ki adam gibi. "Aferin," dedi giden insanlara bakmak için eğildiği yerden kafasını çekerken. Sonra rahatlayarak alnını başımın yanına yasladı. Koklarcasına nefes çekti ve doğrulup bana baktı. Hızlı nefeslerim avucunun içine hapsoluyordu. Yavaşça elini dudaklarımdan çektiğinde ona dönmemek için kendimi zor tuttum. "Şimdi eve gitme vakti Orman gülü."