Kendini, boş şişeler ile sönmek üzere izmaritlere hapsetmiş gibi; bir plağı on ikinci kere yeniden oynatır gibi, evin dört duvarından kendimi kurtarıp, sahil kıyısına vurmuş gibi, Gümüşervi'nin büyüsüne kapılıp ona koşmuş ama ardından serin sulara gömülmüş gibi... İşte böyle hissettiriyordu hayat bana. Son iki yüz yetmiş iki gün aslında gerçek değilmiş gibi...All Rights Reserved