Bir kadın;bazı gerçekler ile düzeni bozulmuş,duyguları ağır bir darbeye maruz kalmış,yalnız hissetmiş,acı çekmiş,ama sadakatini kaybetmemiş.
Gerçekler bir yana;onu büyüten insanlar,ki o çekinmeden ailem diyebiliyor,bir yanaydı.
Dolun,güvendiği kişiler için canını bile feda edebilirdi.
Bir adam;öğrendiği 'saklı' bir gerçekle her şey değişti.Bir anda olgunluk seviyesi artmış,sorumlulukları büyümüş,düzeni kökten değişmişti;ama şikayetçi miydi..Kesinlikle hayır.
Selim;yeni tanıştığı oğlu için canını bile feda edebilirdi.
Küçük bir çocuk.Etrafta olanları anlamak için çok küçük,küçücük.Konuşmayı bile çözememişken,anlamak güneş kadar uzaktı.
Ama iki kalbin birleşmesi için zemindi,onun küçük elleri,yüreği,gözleri..Kısaca tamamı..Kağan
Üvey olduğunu öğren Dolun,oğlunun varlığını geciktirmeli öğrenen Selim ve kitabın prensi Kağan...
'Bir baba en çok neyle mutlu olurdu?'
'Çocuğunun tebessümü ile.'
Merve & ...
Bazı kısımlar "Son Dans" ile bağlantılıdır. Daha anlaşılır olması için önce o kitabı okumanızı tavsiye ederim keyifli okumalar.♡
"Mucizem.." yorgun fısıltısıyla ilk damla bana ihanet edip süzüldü yanaklarımdan.
Sesimi çıkaramıyordum. Boğazımda düğümlenen sözcükler dilime düşmek için çırpınsalarda kendime engel oluyordum.
"Seni çok üzüyorum değil mi? " bu bana değilde daha çok kendisine sorulmuş bir soru gibiydi.
Sessizliğimi korurken dolgun dudaklarını saçlarıma bastırdı.
Çenemden nazikçe tutup yüzüne bakmaya zorladığında ilk gördüğüm çatık kaşları oldu.
"Benden uzaklaşıyorsun." Kurduğu cümleyle sabahtan beri ona değmeyen gözlerim anında onunkileri bulmuştu.
Dudaklarımdan dökülen ruhsuz gülüşle yumruk yaptığım ellerimi omzuna vurdum.
"Ben mi senden uzaklaşıyorum Savaş! Sanki sen bana çok yakınmışsın gibi utanmadan nasıl bu cümleyi kurabiliyorsun?"