Genç bir kız. Savunmasız, hırçın ve kıyısız. Uyuşturucu tüm vücudunu ele geçirdiğinde bedeni bir piyona dönüştü. Aşk, kalbini ele geçirdiğinde ise ruhunu yöneten tek bir kişi vardı.
O... Nefes kesici görünüşü, umursamaz tavırları ve bir o kadar da yaraları ile genç kızın rutubetli dünyasına daldı.
Selin Lacey Nikolaidis bulunduğu uçsuz bucaksız labirentten çıkmaya çalışırken ayağına geçmişi takılıyordu. Daha önce hiç düşmemişcesine yere çakılıyordu.
Ve beklenen oldu. Kurtlar sofrasına bir çakal oturdu. Bu kez kötü olan sadece adam değildi. Kadındı, çocuktu, hatta yeni doğan bir bebekti. Safderun insanlar intihar etmiş, şeytanla aynı masada rakı yudumlayanlar başımıza iyi kesilmişti.
İyilerde kirlendi. Masumiyet, o da kirlendi.