Her şey bir ölümle başlamıştı. Ölüm ölümü takip etmiş ve bizi içinden çıkamayacağız geçmişin kırık anılarına hapsetmişti.
Uçurum kenarında, şiddetli yağmurun altında uzun saçları savrulurken tüm dünyaya haykırmış.
"Sen avcı, benim ruhuma kırıklıklar bıraktın. Ben onların her birini arşive kaldırdım. Kork benden, ölüm bizi ayırana dek."
Gölgelerin arasında, çakan şimşeğin, esen rüzgarın, yağan yağmurunun ardından yeryüzünü paramparça etmek isteyen gök gürültüsünün sesi duyulmuş.
"Emin misin cadı!"
Ben Hare Ay.
Üç rakamını hiç sevmem.
...
Not: Yetişkin içerikler barındırır.
#827 gizem
#820 gerilim
"Bir daha yüksek sesle konuşma yok tamam mı?" Sesinde yumuşak bir tını vardı. Normalde ona göre olmayan bir sesti. Yutkunmamak için zor tutum kendimi.
"Niye ki?" Demeden edemedim. Merak ediyordum benim ondaki yerim neresiydi?
"Sesinin kısılmasını istemiyorum Akça." Şuan başka bir durumda olsak anında 'yaa' diye demeden edemezdim ama şuan gülümsemedim. Kızgındım ya ben ona.
"Niye?" Dedim tekrardan. Sinirlenmesini bekledim ama sakince soruma cevap verdi.
"Senin sesini duymam gerekiyor."
"Niye?" Sabır diler gibi başını iki yana salladı. Yüzünü yüzüme yaklaştırıp gamzelerini göstererek gülümsedi.
"Sesin bana huzur veriyor."