"Murat, kaç! Kaç hemen, üst katın ışıkları açıldı, uyandılar!" Fatih keyifliydi, ev sahiplerinin uyandığını gördüğünde daha fazla gülmeye başlamıştı. "Lan duymuyor musun?"
"Duyuyorum" koşuyordu, nefessiz kalmıştı. "Abi, adam tazı gibi. Her an yakalayabilir. Yardıma gelsene, acil." Fatih koşmaya başladı. Hallerini izlemek çok eğlenceliydi. "Çok ses yaptım ya, oyuncaklara dalmışım, sesimi duydular.." Hatice gülmeye başladı. Fatih, "alt katta mutfaktaki cam açık, zaten oradan girdin eve. Atla ordan çabuk!" diye bağırdı. Murat camdan atladı. Atladığı anda yere kapaklandı. Kahkaha atmaya başladığımda olanları film gibi izliyordum.
Beraber büyümüştük. Doğrularımızla, yanlışlarımızla.
Bizim hikayemizi dinlemek ister misin?
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...