Bizdeki bu duygunun adı aşk, devrim aşkı, özgür bir ülke aşkı, eşit ve adaletli yaşamak aşkı. Amacımız iddia edilenler üzere ne halkı ayırmak ne de kin ve nefrete sürüklemek. Bizim varlığımızın tek ve en önemli gayesi birlikte bir yumruk olmak ve eşit yaşamak. Fakirliği, açlığı, nefreti değil, zenginliği, kardeşliği ve sevgiyi paylaşmak. Zamanı gelince bunu başaracağımıza olan inancımız sayesinde yediğimiz her darbeyi ödediğimiz ufak bir bedel olarak görüyoruz. Özellikle benim ödediğim ve belki de lafı bile olmayacak bedeller bunlar. Ne zaman umutsuzluk çökse içime hemen masamın sağ tarafında üç fidanın resmi altında olan aynaya döner ve sağ dizi her daim yırtık olan pantolonlarımdan dizimdeki yanık izine bakarım. Tekrar harmanlanır içimdeki ateş. Bu ateş intikam ateşi değil. Ben hiçbir zaman intikam istemedim ve kendimi bu yola adamadım. Barış'ı isteyen bir insandım ve bunun için savaşacaktım. Belki de yaptığım bir fedakarlıkta budur bilinmez ama ben kendimi, yaşadığımı yaşamayacak nesillere ve düşüncelerini, fikirlerini özgürce ifade edebilecek bir millet oluşturmaya adadım. Günün birinde atılan bir tweette "Güzel günleri de gördük çocuklar sonunda" diye bir yazı görürsem intikamımı aldım sayarım.