"Geçmiş bu kadar önemli mi?" diye sordum. Ona Demir'i sevmediğimi söyleyerek yalan söylemek istemedim. Ama ona zamanında Demir'i çok sevdiğimi de söylemek istemedim. Behram beni anladı zaten. Bunu yüzünde oluşan acı tebessümden anladım. "Önemli olan şu an kimin yanında olduğum değil mi?" dedim. "Önemli olan" diyerek hafifçe kalbime dokundum. "Şu an kalbimi de aklımı da kimin meşgul ettiği değil mi?" Yüzündeki acı dolu tebessüm yok olduğunda rahat bir nefes aldım. Acı çekmesini istemiyordum. "Gerçekten mi?" diyerek doğrulduğunda neredeyse ayakkabılarımız birbirine değecek kadar yakın olduğumuz için dengemi kaybettim. Onun üst bedeni arabaya yaslı olduğu için bu kadar yakın olabileceğimizi hiç düşünmemiştim. Sendelediğim için refleksle belimi tuttu ve beni kendine doğru çekti. Göğsüyle burun buruna gelirken kesik bir nefes aldım. Behram bana ilk defa dokunuyordu. İlk temasımızdı. Bu o kadar ani olmuştu ki gözlerim iri iri olmuş, dudaklarım aralanmıştı. Ellerimin ikisi de kalın kollarına tutunmuştu. Belimin üzerindeki büyük elinin dokunduğu yerlerin karıncalandığını hissederken yay gibi gerildim. Göbeğimi içime çekerek nefesimi tuttum. Şortun açık bıraktığı çıplak bacaklarım pantolonla sarılı olan bacaklarına yapışmıştı. Nefes alışverişlerim hızlı mıydı yoksa kesik kesik miydi bundan bile emin olamıyordum. İçinde bulunduğum yakınlık tamamen aklımı uçurmuştu. Ardı ardına kaç kere yutkunduğumu bilmiyordum bile. * "Ben senin şehrine gelen yabancıyım Mâhpeyker. O muhteşem hikâyeyi de seninle yazmaya meyilliyim."All Rights Reserved