DİKKAT! +18 yazımlar, küfür ve argo tabirler, fiziksel ve psikolojik şiddet içerir. Ahsen çok özlemişti bu çocuğu sakalları uzamıştı yine. Kalbi deli gibi atmaya başlamıştı ne oluyordu ona ya? On beş gün görmemiş atmıştı hani aklından. Yalan söylemişti kalbi ve aklı ona, bir an düşünmediği an olmamıştı ki. Annesi gittiğinde zor tutmuştu kendini, hep başka şeylerle oyalamıştı. Şimdi kapattığı sayfa öylece açılmıştı önüne. "Hoş geldin Ozan abi" dedi sakince. Ozan bir an kaşlarını çattı. Hay, o abin batsında yerin dibine girsin abi diyen dilin kopsun inşallah senin, diye geçirdi içinden. "Hoş buldum, n'aber?" Kirpiğine kadar özlemişti kızı. Gözlerini çevirdi ama bön bön bakmamak için. Sevgilisi var diye sık sık hatırlattı kendisine. Varsa var ulan! dedi sonra. Sanki gel sevgilim ol demişti. Bu his ona aitti. Ayıp değildi ya sevmek. Kimsenin sevdiğine göz dikmiyor, elinden almak için uğraşmıyordu. Kalbine söz geçmiyordu dinlemiyordu onu işte. Seviyordu bu kızı o. İleriye gitmeyecek, kendince sevecekti bu kadar. Daha fazla kendisine engel olup durmayacaktı. Bitti buraya kadar dedi. Akıl sen kaybettin... Ahsen ona çay getirmişti. Nasıl özlemişti bu adamı. Nasıl fark etmemişti bu kadar çok özlediğini? Kendini nasıl kandırmıştı öyle? Nefesi kesiliyordu sanki. Göz görmeyince kalp unutuyor muydu? Unutur sanmıştı aptaldı işte bu kadar. O kendi isteği ile bu çocuğa yara bandı olmak istememiş miydi? Neye bu kadar içerlemişti o zaman? Kendi seviyor çocuk onu sevmiyor diye mi? Varsın sevmiyorsa sevmesin dedi kendi kendine. Herkes kendi sevgisinden sorumluydu. Sanki sevmek yada sevdiğini bilmek zorundaydı. Kimseye zararı yoktu onun. Bir daha böyle saçma sapan birşey yapmayacaktı. Kendisine böyle acı çektirmenin ne anlamı vardı? Kendi içinde sevecek, kimseye de birşey söylemeyecekti. Bitti dedi aklına, bitti buraya kadar! Sen kaybettin