Farah Çehren, 26 yaşında işinde başarılı bir genel cerrahtır. Yıllardır görmediği anneannesinin hastalığını öğrenmesiyle yıkılan Farah; on dokuzunda bir genç kızken sırtında acı kambur ve yüreğinde sızı ile terk etmek zorunda kaldığı memleketine geri gitmek zorunda kalır. Köşe bucak kaçtığı geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalan Farah, yılların birinde kalbinde misafir ettiği bir çift çakır göz ile karşı karşıya geldiğinde hayatın gazabına uğrar.
"Ellerim teninde, burnum boynunda ve kafam göğsündeyken; sen tarafından bu savaşta mağlup ediliyorum, Farah." dedi. Teni tenime değiyor, ikimizi de yakıp geçiyordu. Yutkunmasıyla ellerimin altında hareket eden adem elmasını yavaşça okşadım. "Bir yanım gazap ve uğrattığın azap, bir yanım sen."
Gözlerimi hafif kısarak onun büyümüş çakır gözlerine baktım. Gözleri uçsuz bucaksız bir ormanı andırıyordu. Merceğine aldığı her kimse anında kaybolurken ben onun merceğine yerleşmiş, o ormanın rotasını elimde tutmuştum. "Bundan memnun değil misin?"
Dudakları titrerken yavaşça gülümsedi. Bu sadece bir gülümseme değil, bir boyun eğişti. "Kaybettiğime şükrettiğim tek savaşsın."
Farah Çehren & Korhan Sair Çakırlı
__
📍Kitabın tüm hakları alarotaa'ya aittir.
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."