Hani peri masalları vardır, prens gelir pammıktan olma kraldan doğma kızımızı öper ve peri tozu kokan hikaye kitaplarının gücüyle prenses gözlerini açar. Ne hikmettir ki yıllarca uyuyan güzelimizin gözlerinde çapak yoktur ve boğazına elma kaçan pammık prensesimiz onca saat oksijensiz kalmasına rağmen hacı yatmaz gibi kalkar. Masal ya işte, sonrasında tüm kitapların sonunda yazdığı gibi 'sonsuza kadar mutlu yaşadılar' ibaresi belirir. Ve bir atlı arabanın arkasında prensle prenses birbirine sarılmış bir şekilde uzaklara doğru giderler.
Hiç bir hikayenin sonunda ne pammık prensesin kaprisleri, ne uyuyan güzelin ağdasız bacakları, ne de rapunzelin 'kendi başına bir bok becereme zaten, anca benim saçımdan medet um!' Sitemleri vardır. Sadece sonsuza kadar mutlu mesut, dertsiz tasasız yaşadılar yazar. Kimse de sormaz pammık prensese, kız sen nasıl o kadar süre hayatta kaldın diye. Ya da kimse uyuyan güzele bunca sene nasıl tüy çıkmadı hiç bir yerinde demez.
Benim hikayemde bu durum tam olarak böyle değil işte...
Pusat: cafedeyim bende .
Pusat: az önce manyağım teki olay çıkarttı ondan bakamadım mesaja.
Aybilge: tişörtün güzelmiş.
Aybilge:linki var mı ?
Pusat: sen ... Neredesin?
Aybilge: fazla uzaklara bakıyorsun Pusat.
Pusat: açıklayabilirim
Karşısına baktığında gördüğü kişi Aybilge Keskin 'den başkası değildi
Anonimden mesaj yazma hikayesi burada noktalanmıştı...