Geçen yine uzaydayız.

Daha sonra iacerin medeniyetinin bilmediği bir galaksiden bir yıldız gemisi kendi gemisinin tam burnunda warptan çıktı. gemi bir kaç savaş görmüş gibi hırpalanmıştı. iki kuyruğundan biri feci biçimde yanmış, köprü ise isle kaplanmıştı. ancak heybetli görüntüsünden hiç birşey kaybetmemişti. iacer geminin üzerindeki ncc-1701 yazını açık seçik okuyabiliyordu. bu ona bir şey anımsattı ama ne kadar zorlarsa zorlasın çıkaramadı. oturduğu yerden kalkıp içeriye hareketlenmesi ile birlikte üç metreküp boyutunda bir alan ışıkla kaplandı. titrek ve savruk ışık yoğunlaşıp azaldı ve insan biçimlerine dönüştü. zar zor seçilen şekiller netleştikçe ayrıntıları da ortaya döküldü. biri mavi diğeri pis sarı üniforma giyen iki adam duruyordu karşısında. ikisinin de ellerinde silah gibi tuttukları aletler vardı. uzun boylu ve mavi üniforma giyenin saç kesimi ve yüz hatları oldukça sivriyken diğeri kendisinden çok da farklı değildi. sarı saçlı renkli gözlü bir adamdı. uzun boylu tek kaşını kaldırdı. ya da iacer öyle zannetti. ikisi de yarı yarıya geminin ışıklandırılmayan kısmındaydılar. uzun boyluda garip bir şeyler vardı. sanki...sanki saçlarının altındaki kul..düşüncesi uzun boylunun konuşmasıyla bölündü..-fascinating captain...kaptan ışığa çıktı ve iacere doğru yürüdü. silahını indirmemişti. ardından uzun boylu ışığa çıktı. yüzündeki bir kesikten kan akıyordu ama rengi yeşildi ve kulakları...evet kulakları sivriydi, arkasında alevler içinde yanan bir gezegen bırakan gamma bölgesi dördüncü devriye timi özel ajanı iacer telsiz vericisini açtı ve sabit timin bulunduğu gezegene varması binlerce yıl sürecek raporunu okumaya başladı: 'yerlilerle olan ilk temasım aslında planlara uygun gelişmişti.