... Geçmişimle benim savaşım. Kurtaramadığım çocukluğumla, durduramadığım ama kimsenin görmediği göz yaşlarımla. Benim bir hayatım yok, kader nereye sürüklerse oradayım. Anılarım yok. Sonradan bulduğum ama içimde hep yaşattığım ailem var. Geçmişim karanlık , kötü Kerem sen ne beni kurtarabilirsin geçmişimden ne de girersen çıkabilirsin geçmişimden, ben her geçen gün batıyorum, anılar acı veriyor. Ben bir ölüyüm Kerem yaşayan ölü.
-Dayanamıyorum, seni deli gibi severken akan her damla göz yaşın ok olup kalbime saplanırken sevdiğim kadın acı çekerken onun yanında olamıyorsam öleyim Maral. Yapma acıtma canımı bırak sana yoldaş olayım...
Maral geçmişinde bir çok acı çeken ve hala ayakta durmayı , güçlü olmayı başarabilen, geçmişini kurtaramayan o küçük kız çocuğu. Kerem ise onun yıllar sonra gelen ilacı, ışığı , dayanağı olacaktır.
"HEPİMİZİN VARDIR BİR KARANLIK KÖŞESİ, UNUTULMAYAN, KALBİMİZE MIHLANMIŞ ANILARI. GÜN GEÇTİKÇE KALBİMİZE BATAR PARÇALARI."
Sevmediğiniz yüzünü dahi görmediğiniz bir adamla evlenmek nedir bilir misiniz?
"Abi yapma kurbanın oluyum!"
Ağlayan gözlere abime baktım, baba yarıma en değerlime.
"Ben diyeceğimi dedim, iste yada isteme Azad'la evleneceksin Evin."
...
Mutfağa girip elerimi tezgaha yasladım. Arkamda hissettiğim kara gölge ile kaşlarımı çatıp arkamı döndüm. Uzun boylu, kumral özenle şekillenmiş saçları, yeşil ormanı andıran gözleri ile karşımda duran adama baktım.
"Ne işin var senin burda?"
Elerini cebine koyup rahat bir ifadeyle parmak uçlarında yükseldi.
"Müstakbel karnımı görmek istemiş olamamı?"
Sinirle burnumdan soludum.
"Ben senin o tanıdığın kızlara benzemem bir tane çarparım ağzının üstüne!"
Yeşil hanelerini kısarak baktı yüzüme.
"Bu sözlerini sana yerdireceğim zamanı iple çekiyorum Ceylan gözlü."
Sonda kullandığı hitapla dudaklarımı yaladım. Gözleri dudaklarıma kayınca vücudum gerilmişti...
(İmdadım kitabımı okuduktan sonra bu kitabıma okumanızı tavsiye ediyorum kafanızın karışmaması için.)
Evin ve Azad
(kurgu; yetişkin içerik bulundurur.)