Acının her tonu hoş gelir bana..." Diye mırıldandım ona bir adım yaklaşırken.
Benden bir adım uzaklaştı, "Fakat ben acının en koyu tonuyum."
Ve benden her gün git gide uzaklaşmasına şahit bırakıldım. Ona karşı en ufak bir kelime edemeden ateşe atıldım ve ateşte savaştım, ateşle savaştım. Çıtırtı sesleri eşliğinde kül oluşum bile kulaklarımda gezinirken, ruhumun gerçekten de bedenimi terk ettiğini hissediyordum.
Fakat bunca umutsuzluğa, kaçışa, yenilgiye ve korkuya rağmen asla pes etmedim. Aşkta da, yarışta da. Lakin aşkta yenildim, savaşta ise gardım düştü, gücüm tükendi. Ve son olarak pes etmeye mahkûm bırakıldım...
Ben sadece aşıktım, onun aksine; hakikaten aşıktım.
"Sevilmek isterken iliklerine kadar sevgisizliği hisseden herkese..."
(...)
"Senin şımarıklıklarını çekecek bir adam değilim."
Sözleri üzerine gözlerim gözlerinde asılı kaldı. Kelimeler zihnimde bir oraya bir buraya kaçışırken hepsini bir araya toplamak oldukça zor olmuştu. Sakin ol Efsan... Kalbimdeki anlamsız ağrıyı görmezlikten geldim. Çenemi havaya dikip ters ters ona baktım. Giydiğim siyah topuklular sayesinde aramızdaki boy fark ı bir kafa mesafesi kadarken gerginlikten kuruyan dudaklarımı ıslatıp onunkiler kadar acımasız olan sözlerimi sarf ettim.
"Bende sana şımarıklık yapacak bir kadın değilim."
Yayın tarihi: 12.05.2024