Avukat Gökçe Eraslan, yanlışlıkla müvekkili yerine bir askeri arar ve o askerin hayatını kurtarır. Ardından olan olaylar nedeniyle Gökçe, geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalırken şehit ve asker çocuklarını eğiten gizli Oğuz Teşkilatı'nın varlığını öğrenmesi hayatında birçok şeyi değiştirir.
Diz kapağımız yara olduğunda, "Öpünce, geçer." der annelerimiz. Peki ya yüreğimizdeki yara, ruhumuzdaki yara? Onların öpülmesi mümkün değil. O yaralar; öpülünce geçen yaralar değil, sevilince geçen yaralardır. Ama sevgi her yarayı iyileştirebilir mi?
"Kızların en çok diz kapakları acırmış, benim en çok yüreğim acırdı."
"İyileşmek, yaralılara özgü bir şeydir. Ölüler, iyileşemez."
🌼
"Güçlü, olmayı ben istememiştim. Hayat, beni güçlü olmak zorunda bırakmıştı. Bazı kızlar annelerinin savaşçısı, bazıları ise babalarının prensesi olurken ben ne annemin savaşçısı olmuştum ne de babamın prensesi... Ama ben aldığı her davayı kazanan, zor durumda olan kadınlara, küçük kızlara yardım eden, güçlü ama aynı zamanda ruhu ölü bir kadın olmuştum. Ve bu da benim Dilhun Kalbimin Davasıydı."
🐺
"Türk Askerinin tek aşkı, vatandır."
"Vatanımız, verilen binlerce şehite nasıl değiyorsa sende sevgime o kadar değiyorsun..."
🐺 & 🌼
~ Bu kitaptaki kişi, kurum ve olaylar tamamen hayal ürünüdür. ~
(Yayınlanma Tarihi: 04.02.2023)
Dilhun Kalbimin Davası adıyla yayımlanan ilk hikayedir!
Dudaklarıma bir buse kondururken "seni seviyorum,ama biraz acı cekmen gerekiyor"
Ben iki yıldır acı çekiyorum,bu ne ki? Boxerini çıkarırken onu izliyordum. Bir yere gelince utanman da kalmıyordu bu adamın yanında. Alışık olduğum şeylerdi. Bir adamın sevmediğin halde her zerresini biliyorsanız buna bir bok denmezdi!
Kalın ve damarlı penisini çıkarıp birkaç defa okşadı. Bunu yaparken gözlerimin içine bakıyordu.
"Hazır mısın?"
Hazır mıyım? Ben çocuk doğurmaya hazır değilim. Ben anne olmaya hazır değilim. Lanet olası hapı yanıma almamıştım! Ayrıca aklıma nereden gelebilirdi ki dağ başında kocamla sevişeceğimiz?
Erkekliğini girişime yerleştirirken birden içime itti. "Ahh!" Tırnaklarımı kollarına geçirdim. İçimde hareket etmeye başladı. Bacaklarımı beline doladım, topuklarım kalçalarına değiyordu. Omuzlarına sıkıca tutundum. Terden ıslanmış Saçlarımı gözümün önüne düşerken tek eliyle geriye attı.
"Kartal!"
"Sikeyim! Seni o kadar özlemişim ki!"
"Ahh! Yavaşla!"
"Hayır bebeğim,bu gece sadece benim istediğim olacak"
Omuzlarına tırnaklarımı geçirirken odadaki tek ses tenin,tene çarpma sesleri,ve kısılan sesimden çıkan inlemelerimdi. Sonuna kadar soktuğu aletiyle hayalarının kadınlığıma çarptığını hissedebiliyordum.