Gece: Karanlığın Prensesi
  • Reads 3,597
  • Votes 214
  • Parts 33
  • Reads 3,597
  • Votes 214
  • Parts 33
Ongoing, First published Feb 04, 2023
Mature
Tarihlerin öncesinde, zamanın gerisinde bir nefes kadar yakın bir nefes kadar uzak olan diyarda karanlık insanlığa kızını bağışladı. Kendi halinde yaşayan bir krallıkta karanlığın hediyesi, ayın ve yıldızların güçleriyle donanmış güzeller güzeli bir prenses doğdu. Gece. Boynunun biraz aşağısında köprücük kemiğinin üzerinde parıl parıl parlayan bembeyaz bir hilal felaketlerin ve mucizelerin habercisiydi. Kız tüm dünyadan gizlenmek istense de yedi yaşlarına geldiğinde büyük krallığın kralı Zeus tarafından keşfedildi ve küçük prenses krallığın özgür bırakılması karşılığında rehin verildi. Tüm dünyayı yönetme arzusuyla yanıp tutuşan Zeus'un tek isteği gücüne güç katmaktı. Peki gerçekten ay ve yıldızların gücüyle kutsanmış birini askeri yapabilir miydi?
Gece'nin esareti, Gece'nin gücü ve Karanlığın intikamı...
Gece yeryüzüne iyi ve kötü arasındaki dengeyi sağlaması için gönderildi. Şimdi ise tek istediği biraz adalet ve çokça intikam.



Not: Hikayede toplum ve kültür bakımından bize ters düşebilecek unsurları vardır. 18 yaşından küçükler için uygun olmayan çıplaklık ve daha fazlasını içerebilir. Bu yüzden lütfen böyle şeyleri sevmiyorsanız lütfen kitaba başlayıp hayal kırıklığı yaşamayın.
All Rights Reserved
Sign up to add Gece: Karanlığın Prensesi to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
Azgın İmamnur Ve Cankır  by kikatiy_
52 parts Ongoing
Her tesbih çeken kabadayı olsaydı imamlar mafya olurdu. Hafif hafif ucundan azıcık kurgu olan hakiki bir Türk efsanesi ---------------------------------------------- İmamnur: Cankır, noldu kıpkırmızı olmuşsun. Acı biber falan mı yedin? Cankır sert bir şekilde masadan kalktı ve bana da kalkmamı emretti. İmamnur: Daha hiç yemek yemedim, sen de yemedin, otur aşağı yemek ye artistlik yapma bana Cankır birden buzağıya dönüştü resmen ve geri masaya oturup yemeğine devam etti. Yemeklerimiz bitince çardaklara kurulduk. Bir süre sonra Cankır yanıma gelip kulağıma fısıldadı. Cankır: Benimle birkaç dakika gelebilir misin acaba güzelim? İmannur: Tabiki gelirim yakışıklım Yanağımdan makas alıp önden önden yürümeye başladı. Atatürk heykelinin arkasına geçti. Niye oraya geçti ki? Oraya gittiğim gibi Cankır belimden tuttuğu gibi kuşların hep sıçtığı Atatürk heykeline yapıştırdı beni. İmannur: Lan salak burası pis ya hey Allah'ım Cankır: Ben sana yetmiyor muyum? İmannur: Ne? Cankır: Ben senin karşındayken, gözlerinin içine bakarken, seni beni görmeyip başka birilerine bakıyorsun. Ben senin için bu kadar yetersiz miyim? Ellerimi yanaklarına çıkardım ve yumuşacık yanaklarıyla oynadım. Bana kırgın bakıyordum. Bir insan nasıl böyle bakabilir ki? İmannur: Kalp birine tutulduktan sonra gözler başkalarını görse ne fark eder? Ulan hadi bakim Hasan Ali Yücel vs ben
You may also like
Slide 1 of 10
Azgın İmamnur Ve Cankır  cover
KOMŞUNUN OĞLU cover
Karanlık Elementler Serisi || Ateş'in Kızı / TAMAMLANDI / DÜZENLENECEK  cover
YIRTICI GÖZLER cover
Küçük Sözler cover
HAYALET  | Texting cover
Bizim Sınıf+Whatsapp?¿¿ cover
Zaman Ateşi  cover
GÜL GÜZELİ / texting cover
Dans|Tamamlandı cover

Azgın İmamnur Ve Cankır

52 parts Ongoing

Her tesbih çeken kabadayı olsaydı imamlar mafya olurdu. Hafif hafif ucundan azıcık kurgu olan hakiki bir Türk efsanesi ---------------------------------------------- İmamnur: Cankır, noldu kıpkırmızı olmuşsun. Acı biber falan mı yedin? Cankır sert bir şekilde masadan kalktı ve bana da kalkmamı emretti. İmamnur: Daha hiç yemek yemedim, sen de yemedin, otur aşağı yemek ye artistlik yapma bana Cankır birden buzağıya dönüştü resmen ve geri masaya oturup yemeğine devam etti. Yemeklerimiz bitince çardaklara kurulduk. Bir süre sonra Cankır yanıma gelip kulağıma fısıldadı. Cankır: Benimle birkaç dakika gelebilir misin acaba güzelim? İmannur: Tabiki gelirim yakışıklım Yanağımdan makas alıp önden önden yürümeye başladı. Atatürk heykelinin arkasına geçti. Niye oraya geçti ki? Oraya gittiğim gibi Cankır belimden tuttuğu gibi kuşların hep sıçtığı Atatürk heykeline yapıştırdı beni. İmannur: Lan salak burası pis ya hey Allah'ım Cankır: Ben sana yetmiyor muyum? İmannur: Ne? Cankır: Ben senin karşındayken, gözlerinin içine bakarken, seni beni görmeyip başka birilerine bakıyorsun. Ben senin için bu kadar yetersiz miyim? Ellerimi yanaklarına çıkardım ve yumuşacık yanaklarıyla oynadım. Bana kırgın bakıyordum. Bir insan nasıl böyle bakabilir ki? İmannur: Kalp birine tutulduktan sonra gözler başkalarını görse ne fark eder? Ulan hadi bakim Hasan Ali Yücel vs ben