Ölü Orman ☠︎︎
  • MGA BUMASA 382
  • Mga Boto 35
  • Mga Parte 1
  • MGA BUMASA 382
  • Mga Boto 35
  • Mga Parte 1
Ongoing, Unang na-publish Feb 09, 2023
Efsanelere göre "Ölü Orman'a adımını atan, bir daha geri dönemez..." Bu ürkütücü söylenti, herkesin dilinde nesilden nesile aktarılmış, ormanın karanlık derinliklerine gizemli bir perde çekmişti. 

İşte bu yasak topraklara, içlerindeki merak dürtüsüne yenik düşen dokuz genç arkadaş, bilinmeyene doğru bir yolculuğa çıkıyorlardı. Acaba bu cesur ama belki de pervasızca adım, onları efsanelerin karanlık kucağından kurtarabilecek miydi?

 Yoksa onlar da Ölü Orman'ın yutkunamadığı kayıp ruhlar arasına mı karışacaklardı?

Araba, ormanın girişinde, iki yanı sık ve karanlık ağaçlarla çevrili toprak bir yolun kenarında durdu. Hava iyice kararmıştı. Ağaçların arasından uğultulu bir rüzgar esiyordu. Ormanın derinliklerinden gelen tekinsiz sesler, içimizde belirsiz bir ürpertiye neden oluyordu.

Armin, o her zamanki meydan okuyan bakışlarıyla etrafına göz gezdirdi.

Arabadan indiklerinde, ormanın nemli ve küf kokulu havası ciğerlerine doldu. Ayaklarının altında kurumuş dalların çıtırtıları yankılanıyordu.

Atakan, elindeki güçlü fenerin ışığını ormanın derinliklerine doğru çevirdi. Işık, birbirine dolanmış ağaç gövdelerini, karanlıkta parlayan nemli yaprakları ve belirsiz gölgeleri ortaya çıkarıyordu. Ormanın içine doğru uzanan karanlık ve davetkar olmayan yol, sanki onları yutmaya hazır bir ağız gibiydi.

"Hazır mıyız?" diye sordu Atakan, sesi normalden biraz daha alçaktı. Herkes tereddütle birbirine baktı. İçlerinde beliren o ufak şüphe kırıntısı, efsanelerin fısıltılarının ne kadar etkili olduğunu gösteriyordu. Ama merak ve kanıtlama arzusu, korkularının önüne geçmeyi başardı.

Derin bir nefes alan Armin, kararlı bir şekilde öne çıktı. "Hazırız," dedi, sesi yankılandı. Diğerleri de yavaş yavaş onu takip etti. Dokuz arkadaş, efsanelerin karanlık dehlizlerine doğru, bilinmeyene doğru ilk adımlarını att
All Rights Reserved

1 parte

Sign up to add Ölü Orman ☠︎︎ to your library and receive updates
o
#412olağanüstü
Mga Alituntunin ng Nilalaman
Magugustuhan mo rin ang
ATEŞ HATTI ni ben1deniz
13 Parte Ongoing
Havanın sıcaklığı, çölün ortasında bir yangına dönüşmüştü. Kumlar, güneşin altında daha da sertleşiyor, her adımda bacaklarınıza yükleniyordu. Sırtındaki çanta, sanki her saniye biraz daha ağırlaşıyor, ama o hiç durmaz, yürümeye devam ediyordu. Adımlarını atarken, gözleri sadece ileriyi görüyordu. Burası, askerlerin kaybettikleri her şeyin, her umudun olduğu yerdi. Zorluğun başladığı, ancak vücutlarının ona alışmasıyla bir şekilde unutmaya çalıştığı yerdi. Burası, zihninin sınırlarını zorladığı, karanlık düşüncelerle baş başa kaldığı yerdir. Saatler geçtikçe, ayaklarındaki acı, aslında daha fazlasını hissettirmeye başlar. Bir müddet sonra, fiziksel sınırların ötesine geçer ve zihin buna ayak uydurur. İlk başta kaslarınız bağırırken, sonradan sadece bir donukluk kalır. Vücudun ne kadar yorulursa yorulsun, komutanın emri, görevdeki sorumluluğun baskısı, bir adım daha atmanı sağlar. Çünkü geri dönemezsin. Bir çığlık duymamak, bir yudum su içmeden yol almak... Bu, tüm askerin yaşadığı mücadeleydi. Kendini bir çukurun dibinde hissettiğin zaman, etrafındaki dünyayı duyamazsın. O kadar yalnızsındır ki, neredeyse hayatınızdaki her şeyin geçici olduğunu düşünmeye başlarsınız. Ama her gün bu hatırlatma bir şekilde unutulur. Çünkü seni bekleyen görev vardır. Ve o görev bitmeden, ne kadar acı çeksen de devam etmek zorundasındır. Gözlerinde uyku eksikliği, vücudunda kanla karışmış terin izleri, aslında seni oraya getiren o içsel güçle savaşıyor gibidir. Bazen derin bir nefes alırsın, ve sonra bir adım daha atarsın. Ama bu bir seçim değildir. Sadece, bir asker olmanın tanımıdır.
Magugustuhan mo rin ang
Slide 1 of 10
ATEŞ HATTI cover
Gözler Yalan Söylemez cover
Dünya Ellerimde 'Vatan Uğruna'  cover
KANDANKALE cover
DİLSİZ KURT cover
Yüzbaşı "Kan"🩸 cover
Alçin Sönmez  cover
FARAH/BERDEL cover
Anka//küllerinden doğan (asker ve gerçek aile kurgusu) cover
Alya Asil  (GERÇEK AİLEM) cover

ATEŞ HATTI

13 Parte Ongoing

Havanın sıcaklığı, çölün ortasında bir yangına dönüşmüştü. Kumlar, güneşin altında daha da sertleşiyor, her adımda bacaklarınıza yükleniyordu. Sırtındaki çanta, sanki her saniye biraz daha ağırlaşıyor, ama o hiç durmaz, yürümeye devam ediyordu. Adımlarını atarken, gözleri sadece ileriyi görüyordu. Burası, askerlerin kaybettikleri her şeyin, her umudun olduğu yerdi. Zorluğun başladığı, ancak vücutlarının ona alışmasıyla bir şekilde unutmaya çalıştığı yerdi. Burası, zihninin sınırlarını zorladığı, karanlık düşüncelerle baş başa kaldığı yerdir. Saatler geçtikçe, ayaklarındaki acı, aslında daha fazlasını hissettirmeye başlar. Bir müddet sonra, fiziksel sınırların ötesine geçer ve zihin buna ayak uydurur. İlk başta kaslarınız bağırırken, sonradan sadece bir donukluk kalır. Vücudun ne kadar yorulursa yorulsun, komutanın emri, görevdeki sorumluluğun baskısı, bir adım daha atmanı sağlar. Çünkü geri dönemezsin. Bir çığlık duymamak, bir yudum su içmeden yol almak... Bu, tüm askerin yaşadığı mücadeleydi. Kendini bir çukurun dibinde hissettiğin zaman, etrafındaki dünyayı duyamazsın. O kadar yalnızsındır ki, neredeyse hayatınızdaki her şeyin geçici olduğunu düşünmeye başlarsınız. Ama her gün bu hatırlatma bir şekilde unutulur. Çünkü seni bekleyen görev vardır. Ve o görev bitmeden, ne kadar acı çeksen de devam etmek zorundasındır. Gözlerinde uyku eksikliği, vücudunda kanla karışmış terin izleri, aslında seni oraya getiren o içsel güçle savaşıyor gibidir. Bazen derin bir nefes alırsın, ve sonra bir adım daha atarsın. Ama bu bir seçim değildir. Sadece, bir asker olmanın tanımıdır.