"Gerçekten o mermiyi sıkabilecek misin?" sesim hiç olmadığı kadar sakin ve keyifli çıkıyordu. Cevap vermedi. Tekrar sordum. "Yapabilecek misin?" Yine cevap vermedi... Kocaman bir şekilde sırıtarak, "Bende öyle düşünüyordum" Ellerimi omzuna koyup sıvazlayarak, "Akıllı adamsın" dedim. Arkama dönüp yavaşça ondan uzaklaşmaya başladım. Issız ve boş sokakta yankılanan siyah topuklu ayakkabılarımın sert, tok sesi ve birkaç köpek havlama sesinden başka bir ses yoktu. Durdum. Sırtım ona doğru dönükken şarap dolu kadehimi havaya doğru kaldırdım. "Görüşmek üzere." Ve bir silah sesi... Elimde ki cam kadeh paramparça olmuştu. Kırmızı şarap ellerimi kırmızı rengine boyarken, koluma kırmızı rengini veren başka birşey daha vardı. Kan... Kırılmış küçük camlar elimi kesmiş, birçok parçası da elime batmıştı. Siktir! hoşuma gitmişti. Yüzümde ki sırıtış daha da büyürken onun sesini duydum. "SON YUDUM, SON MERMİ!"
1 part