Çadırın içerisine giren kişi tüm dikkatini dağıtmıştı. Ayakta dikilen, nefes nefese kalmış, soğuktan kızarmış yüzüyle topladığı bilgileri anlatmak için can atan yardımcısına baktı. Yardımcısının kendisine ne kadar bağlı olduğunu, kendini beğendirmek için elinden ne gelirse yapacağını bildiğinden onu kukla gibi oynatmak onun için bir zevkti. Kimseye değer vermeyen sadece kendini düşünen birisiydi o.
" Anlat." Bu komutu bekler gibi kafasını salladı ve etrafında kimsenin olmadığına emin olduktan sonra konuştu;
" Teğmendir. Meslekte 2. Yılı, bir yıl sonra kademe atlayacakmış, şehirden gelmiş, şimdiden çok sevildi halka karşı çok saygılı tabi halkta ona, hiç kimseye üsten bakmadı, tüm rütbelere arkadaş gibi davranır, hepsini kendine bağladı anlayacağın komutanım." Elindeki tesbihi sıkarak derin nefes aldı.
" Ailesini sordum çok konuşmak istemedi çok üstelemedim özel hayatı hakkında kelime ettiğini duymadım." Kafa sallayarak anladığını belirten sesler çıkararak gözlerini kıstı. "Adı dediğiniz gibidir Ulaş, Ulaş Çakır."
" Cengiz ne yap ne et istediğimi bul! Anladın?" öfkeli ses tonundan tüyleri diken diken olan adam sertçe yutkundu,
" Sevdiği kadını öğreneceksin! Elbet vardır sen o kadını bana bulacaksın Cengiz anladın?" Kafasını hızlı hızlı sağlayan adam çık emrini alıp örgütün bulunduğu dağdan hemen uzaklaştı.
Tek başına kalan örgüt komutanı cebinde daima bulundurduğu resmi çıkardı. " Ben Bektaş isem alacağım intikamını. Onunda sevdiğini alacağım elinden. Çünkü bir erkek sevdalısını gömünce ölür. Onu öldürmeyeceğim süründüreceğim, kolay olmayacak canı öyle yanacak ki mahvolacak. Nasıl ki seni benden aldı, bende onun ellerinden alacağım sevdiğini."
"Teğmen, teğmen seni nefessiz bırakacağım!"
Sevmediğiniz yüzünü dahi görmediğiniz bir adamla evlenmek nedir bilir misiniz?
"Abi yapma kurbanın oluyum!"
Ağlayan gözlere abime baktım, baba yarıma en değerlime.
"Ben diyeceğimi dedim, iste yada isteme Azad'la evleneceksin Evin."
...
Mutfağa girip elerimi tezgaha yasladım. Arkamda hissettiğim kara gölge ile kaşlarımı çatıp arkamı döndüm. Uzun boylu, kumral özenle şekillenmiş saçları, yeşil ormanı andıran gözleri ile karşımda duran adama baktım.
"Ne işin var senin burda?"
Elerini cebine koyup rahat bir ifadeyle parmak uçlarında yükseldi.
"Müstakbel karnımı görmek istemiş olamamı?"
Sinirle burnumdan soludum.
"Ben senin o tanıdığın kızlara benzemem bir tane çarparım ağzının üstüne!"
Yeşil hanelerini kısarak baktı yüzüme.
"Bu sözlerini sana yerdireceğim zamanı iple çekiyorum Ceylan gözlü."
Sonda kullandığı hitapla dudaklarımı yaladım. Gözleri dudaklarıma kayınca vücudum gerilmişti...
(İmdadım kitabımı okuduktan sonra bu kitabıma okumanızı tavsiye ediyorum kafanızın karışmaması için.)
Evin ve Azad
(kurgu; yetişkin içerik bulundurur.)