"Bu bir düş kapanı. Ortasındaki ağın kabusları yakaladığına, etrafını çevreleyen tüylerin ise güzel hayallerin girmesine izin verdiğine inanılıyor. Kapanın yakaladığı kabusların ise sabah gelen güneş ışığıyla beraber yok olduğunu söylüyorlar. Konferanstan geldiğim gece kabus görüyor gibiydin, geceleri ben yataktan kalkınca da huzursuzlandığını fark ettim. Ben hep senin yanında olurum ama yine de ben su içmeye kalkınca huzursuzlanmanı hiç istemiyorum."
"Teşekkür ederim, çok ince düşüncelisin." dedim gülümseyerek, gerçekten o kadar belli oluyor muydu huzursuzluğum? "Benim de sana bir hediyem olacaktı aslında," dedim ona arkamdaki paketi uzatırken, "Ben yaptım."
Paketi açtı ve içindeki düş kapanını görmesiyle kaşları çatıldı. "Nasıl ya!" diye isyan etti. "Ben farklı düşünmüştüm o kadar."
"Ama sen almışsın, ben yaptım." dedim ona omzumu silkerek.
"Sen biliyorsun düş kapanının ne anlama geldiğini, ben sana sadece kendim bunu yapma sebeplerimi açıklayayım." dedim ve derin bir nefes aldım.
Söyleyemezdim. Ona lise ikiden beri bunlardan yaptığımı ve koşulsuz sevgi anlamına geldiklerini söyleyemezdim. Taşındığımızda bir kenara kaldırdığımız o üç kolinin içinde sırf ona yaptığım düş kapanlarının olduğunu anlatamazdım ona.