°°°
''Ağlama! Gözlerin yeşilken güzel, onları buğulu olunca göremiyorum,'' dedi gaza biraz daha yüklenirken üzerindeki bakışların yoğunluğunu hissedebiliyordu, dayanamadan yeniden döndü Şirasına.
Yeşilin kendince en güzel tonuydu onun gözleri, yeşil ancak onunla güzeldi. Boğazının kuruduğunu hissetti, derin bir yutkunma ihtiyacı hissetti.
"Bakma şöyle, elim ayağım titriyor. Dudaklarım kavruluyor, çoraklaşıyor. Sana susuyorum sanki."
Ne dediğini bilmeden, yüreğinden dudaklarına döküldü kelimeler.
Nefesi kesildi Şira'nın, ıslak dudakları arasından titrek bir soluk verdi. Sol eli usulca göğsüne tırmanırken minik bir inilti döküldü dudaklarından.
Acı, sevilir miydi?
Böylesi sevilsin, sevilmeli hatta pamuklara sarılmalı. Yüreği de zihni de bu acıyı bir kez daha hissetmek için dizlerinin üzerine çökebilir; haftalar, aylar ve yıllarca yalvarabilirdi.
Dakikalar boyunca sustu ikili. İkisi de yoğun duyguların esiri, tutkunuydu. Büyülü bir anın içinde epey oyalandı yürekleri ardından biri cesaret edip konuştu.
°°°
Öpsem?" dedi kadın.
"Geçer," dedi adam.
"Seviyorum!" Diye bağırdı öfkeyle. "Seviyorum lan seviyorum!" Dizginleyemediği öfkesiyle hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Gözlerim şaşkınlıkla kocaman açıldı.
"Hep anla beni diye gözlerinin içine baktım! Her sabah, belki bugün beni sever diye bir umut kalktım yataktan..." elimi tuttu ve kalbinin üzerine götürmesiyle eş zamanlı olarak sağ gözünden bir damla yaş süzülüp yeni çıkmaya başlamış sakallarına karıştı. "Şuram... sadece senin adını fısıldıyor. Sana benden daha yakın olan herkesi deli gibi kıskanıyorum."
"Bana her abi diyişinde..." gözlerini sımsıkı yumup yavaşça yutkundu, yediremiyormuş gibi. "Tek bir kelime..." dedi gözlerini yeniden açtığında. "Tek bir kelime bir insanı enkaza çevirir mi?" İkinci bir yaş daha sakallarına karıştı. "Ben o kelimeyi her duyduğumda bu şehir üzerime yıkıldı, tekrar tekrar. Ve ben o enkazın altında kaldım."