"Elinden şekeri alınmış bir çocuk gibi kaldım Yokluğunda... Yağmur yağar, kar yağar Günler kısalır, geceler uzar On parmağımın üstüne on mum yaktım. Gecesefalarının gündüz yalnızlığıydım Ateşböcekleri ışıtır gecemi. Hepsi bu Kanar bir yerlerim: Sevgilim Ufkunda bir yalnızlık aylasıyım Bir delta gibi genişleterek yokluğunu Sevgilim. Hep geceye sakladım sende bulduğumu". Karşısındaki eski badanası dökülmüş duvardaki ahşap saate bakıp tekrar okuduğu şiir kitabına döndü Boyabatlı. Saat 03.38 Yine onsuz geçen târumar gecelerin birinde yine elinde kitapla oturuyordu odasında. Dışardaki şiddetli yağan yağmurun pencereye çarpan damlalarını dinliyordu usulca. Yataktan uzattığı iptila olmuş elindeki sigaranın , ağır ağır düşüyordu külleri zemine. Ağırca iç çekti, yaklaştırdı çatlamış kuru dudaklarına sigarayı. İçine çekti zehirli dumanı. Birkaç saniye bekledikten sonra geri bıraktı dumanı. Kaç yıl geçti gögsünün âh verenini görmeyeli. Kaç yıl oldu saymadığı günü, saati, saliyesi kalmadı zikrinde. Bugün onsuz geçen 4. Yılını karşılıyordu Boyabatlı. Ne kadar da hızlı geçmişti zaman oysaki hala kalp ağrısı ilk gün ki gibi yerli yerindeydi. Her aldığı nefes haramdı ona. Yataktan doğrulup ayaklarını yere sarkıtıp elindeki sigarayı, yatağın yanındaki komidindeki içi dolmuş küllüğe bastırdı. Elindeki kitapı kapatıp bıraktı komidinin üstüne. Elleriyle yataktan destek alıp ayağa kalktı. Yorgun adımlarla yanaştı yatağın yanındaki pencereye. Gökyüzüne kaldırdı kızarmış kahverengi gözlerini. Diğer günlerden farklı olan gündü bugün her bu yılın dönümünde onun geleceğini umut ettiği gibi değil artık umutsuzluğa bırakmıştı kendini yorgun kalbi. Usulca iç çekti. "Neredesin Gönlümün Âh'ı?".
11 parts