Eskişehir'de doğup büyüyen Yağız, oldukça parlak bir öğrenci ve başarılı bir sporcudur. Lise sınavında isteği okul olan Çınar Lisesi'ni kazanmasına rağmen okul İstanbul'da olduğu için bunun bir hayal olarak kaldığını düşünmektedir. Ansızın ayağına gelen taşınma şansı ile İstanbul'a gelen Yağız; yeni bir okul, yeni arkadaşlar ve en önemlisi yeni bir takıma kapılarını açar.
En az kendisi kadar inatçı, hırslı ve gözü pek olan takım kaptanı Derin ile tanışınca işler biraz değişmeye başlar.
Sıkı dostluklar, samimi diyaloglar ve iflah olmaz mücadeleci ruhların bulunduğu bu hikaye göründüğünden çok daha derin.
~~~
"Seninle tanışmadık sanırım, Tuğra'nın yeni arkadaşı."
"Yağız denmesini tercih ediyorum."
"Derin, pek memnun olamadım."
"Neyse ki hislerimiz karşılıklı en azından platonik değilsin."
Gerçek ailem kurgusu!!!
Hep iyi kız tarafından okuduk hikayeleri. Kız iyi niyetiyle yaklaşır ancak ailesi hep ona karşı kötüdür. Karıştırıldığı kız kaldığı ailede travmalar bırakmıştır ve asla sevilmez. Ana karakter kız da bu önyargıları kırmak için çabalar.
Şimdi hikayeyi biraz tersine çevirsek? Kötü sandığımız o kızın gerçek ailesini bulmasını okusak?
Simay Naz Akgül sandığınız o kötü kız. Bu da onun hikayesi.
🤍
"Yaptığın son şey seni bizden kopardı. Her şeyinle seni kabul etmeye çalıştım ama olmadı! Durmadın, her seferinde daha fazla canımızı yaktın!" diye bağırdı annem. Gerçi artık annem değildi değil mi?
"Ben kısasa kısas yaptım hep! Çocukların bana nasıl geldiyse onlara öyle gittim!" Anlamıyordu. Onların yaptıklarına karşı üç maymunu oynuyorlardı.
"Bu yüzden öz kardeşimizi istiyoruz!" Daha fazla izleyici kalmak istemeyen Çınar annemle arama girdiğinde bakışlarım onu buldu. Öz aileme beni kötülemişti değil mi? Bu yüzden rahattı. "Eşyalarını aldın, defol artık evimizden!"
🤍
"Alışkın olmayabilirsin ancak zamanla alışacaksın." dedi arabayı durdurduğunda. Hemen önünde durduğumuz sarı renkli duvarlara sahip evi gösterdi. "Evine hoş geldin kızım."
"Kızım diyorsunuz," dedim evden gözlerimi çekmeden. Ona benim hakkımda hiçbir şey anlatmamışlar mıydı? Nasıl bu kadar içten ve samimiydi bana karşı?
"Başka ne diyeceğim?" dedi şaşkınlıkla. "Kızımsın sen benim."
"Benim hakkımda size anlattıkları şeyleri biliyorum," bakışlarım ona döndüğünde göz göze geldik. "Bana nasıl güveniyorsunuz?"
"Güvenmiyorum." dedi açıkça. "Ancak güvenmek istiyorum. Bu yüzden söylenen her şeye kulak tıkadım ve seni buraya getirdim."