Beyaz yakalılar... Bu sözde beyazlığın içinde aslında karanlığı yaşayanlar... Telefonun ucunda gün boyu enerjileri emilen, rüyalarında bile çağrı almaya devam eden plaza çalışanları... Hayatını kazanabilmek isteyen lise öğrencisi Seda'nın bu bataklığa ya da bu bataklıkta yeşerecek olan bir aşk hikâyesine sürüklenişi... Kadınlara karşı özel bir üstünlüğü olan Evrim, bu yeteneğini Marya'nın üzerinde kullanamadığını fark edince ona büyük bir ilgi duyar. Peki bu ilgi Seda ile Evrim arasında yaşanan büyük aşka gölge mi düşürecek yoksa aşkın gücü Evrim'i kendine mi getirecekti? Bu modern işkenceyle dolu hayatlarında, varlığı insanı iyileştiren yokluğu ise insanı darmadağın eden bir duygu, yani sevgi işte tam burada birleştirmişti Evrim ve Seda' yı çünkü. "Hayat, ardı ardına tokatlar savurabilirdi ama mühim olan her tokattan sonra dik durabilmeyi öğrenebilmekti... Felek, bir örümceğin ağı gibi örmüş olabilirdi ağlarını ama mühim olan tutkunun dev pençeleriyle o ağı tek seferde temizleyebiliyor olabilmekti." (Tanıtım Bülteninden)