Kuzgunun Külleri
  • مقروء 3,408
  • صوت 1,908
  • أجزاء 12
  • مقروء 3,408
  • صوت 1,908
  • أجزاء 12
مستمرة، تم نشرها في مارس ٠٦, ٢٠٢٣
Her şeyi  kaybeden, ceheneme  hapsedilen  ve güneşe çıkmayı bekleyen Millie. Bir çok şeyi atlattı şimdi ise tek kişilik bir idam mangası!  Çocukluğuna dair tüm anıları öldüren katilerden intikam alabilmek içindi. 
Ancak hiç bir şey  göründüğü kadar basit değil. 

Elerimdeki kanı pantolonuma silerken derin bir nefes verdim. Alnıma düşen saçları itip  doğruldum 
"Sen ruhunu şeytan satmış bir ...  "hissetmeyi bırakmalısın!" Diye konuştum acımasız bir sertlikle. "Bu oyunda benim kadar güçlü olabilmelisin. Aptal hislerini kenara bırak."
"Biliyormusun aslında olduğun kadın ille göründün kadın arasındaki uçurumları merak ettim..." sesi boğuktu hafif bir alay tınısı ille konuşuyordu "sonra göründüğün kadının ne kadar eşsizi olduğunu fark ettim. Sen iki yüzlüsün, ikisinde birbirinden özel."
Ciden mi "ben iki yüzlüyüm haklısın , yanılıyorsun ikiside birbirinden çirkin!
جميع الحقوق محفوظة
قم بالتسجيل كي تُضيف Kuzgunun Külleri إلى مكتبتك وتتلقى التحديثات
أو
#113güçler
إرشادات المحتوى
قد تعجبك أيضاً
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu) بقلم Maral_Atmc6
72 جزء undefined أجزاء مستمرة
Elzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler daima onun boynunu süslemiştir. Lüks içinde yaşarken hayatta istediği her şeye kolayca sahip olmuştu. Üzerine titreyen iki abisi, onu hep güldüren kız kardeşi, iyi bir yengesi ve onu sürekli çıldırtan bir hizmetçisi varken hayat ona karşı fazlasıyla cömertti. Tüm bunları ne bozabilirdi ki? Bir gece korkunç bir ritüele kurban edildiğinde gözlerini bambaşka bir dünyada açar. Orta Çağın hiyerarşisinin içinde kalmışken eve dönmek hiç kolay değildi. Kendi dünyasında bir öğretmenken Ölümsüzlerin akademisinde bir hizmetçi olunca, sınıf farkının acımasız gerçekleriyle yüzleşir. Burası onun dünyası değildi, burası barbarların hüküm sürdüğü Araftı ve o, hayatta kalmak istiyorsa lüks alışkanlıklarından ödün vermeyi öğrenmeliydi. *** "Medeniyet yoksunu, vahşi barbar!" diye ona sesimi yükselttiğimde çatılan kaşları umurumda bile değildi. Tüm gün kuyudan su çeken o değildi. "Şu sivri dilin bir gün başına bela olacak." Sert bakışlarla beni uyardıktan sonra merdiveni işaret etti. "Kahyadan fırça yemek istemiyorsan işinin başına dön." "O kadın bir cadı." Ondan bahsederken bile tiksintiyle yüzümü buruşturdum. "Bence benden nefret ediyor." "Hayret." Kaşları alayla yukarı kalktı. "Oysaki çok sevilesi bir kadınsın." İğneleyici sesiyle ters ters ona baktım. "Sizde öyle Savcı Bey," dedim oyunbaz bir ifadeyle. "Sizi görenlerin yüzünde güller açıyor." "Bunu inanarak söylemiyorsun." "Tabii ki inanarak söylemiyorum." Gülerek bana ikinci kez merdiveni işaret etti. "İşinin başına dön aksi taktirde yarın seni sınıfıma almam. Bir hizmetçiye ders verdiğim için yeterince sorun yaşıyorum." Bu vahşiler kendi dünyamda ne kadar zengin ve asil olduğumu anlamak istemiyordu.