İnsan bile isteye kendini ateşe sürükler mi sahiden? Ben sürükledim. Bile isteye o ateşte yanıp, o ateşte harmanlanmayı seçtim. Kendi ateşimi kendim yaktım. Yaktım ama nasıl söndüreceğimi bilmeden yaktım. Ateşim her gün harmanlanıyor. Ateşim her gün beni yakıp kavuruyor. Yanmayı göze aldıysam eğer yanacağım. Bu ateşin içinden nasıl sıyrılacağım bilmiyorum ama ben bu hayatta her şeyden ve herkesten kaçtım da bir tek kendimden kaçamadım. Bir tek kendime esir düştüm bu hayatta. Kendi ateşimin esiri olamazdım. Ateş benim ateşimdi. Yanmak da vardı yanmamak ta. Kül olmakta vardı olmamakta. Ya var olacaktım ya da yok. Ya kabullenecektim yaptığım yanlışı ya da o yanlışın içinde bir ateş olup kendimi yakacaktım. İkisini de yapmadım, yapamadım. Ben ne bir şeyleri kabullendim ne de kendi ateşimde kendimi yakabildim. Ben yanamadım ben yeniden ateşimin küllerinden doğamadım. Ben hiç ben olamadım. Ben hiç kendimi seçemedim. Ben kendimi hiç sevemedim, sahiplenemedim. Ben en çok kendimden kaçtım. Kendimden kaçtım ama kendimden hiç vazgeçmedim. Bir gün gelecek dedim hep. O gün gelince ben hariç herkesi yakacaktım. Belki bir gün kendimde yanacaktım ateşimde. Yakacaktım kendimi o ateşte ama buna değerdi. Ben yaşamayı hak ediyordum. Yaşadığım onca şeye rağmen bu zamana kadar yanmadıysam, kendimi yakmadıysam ve birinin de beni yakmasına, ateşimi tutuşturmasına , canımı acıtmasına göz yummadıysam ben yaşamayı en çok hak edenlerden biriydim. Ben bendim. Yol benim yolumdu. Bu yolda en çok kendimi feda edecektim belki ama bu yolda yürümeye ant içmiştim. Kendime ördüğüm duvarları yıkmaya geliyorum. Ben Nora Sivri. Kendimden kaçarken kendimi seçme yoluna gidiyorum.