"Ya neden yardım ediyorsunuz bana o zaman? Niye sürekli iyi olmamı istiyorsunuz? Anlamıyorum ben. Bir gün iyiyken, sonra ki gün cehennemi yaşatıyorsunuz bana! Ben alt tarafı bir asistanım Ateş Bey! Basit alelade bir asistan!!"
Hışımla oturduğu yerden kalktı. Benim karşısında dikildiğim gibi o da karşımda dikiliyordu artık. Bir adım attı ve aramızdaki mesafeyi kapattı. Eğer bugün topuklu giymemiş olsaydım yüzüne bu kadar yakın olmayacaktım. Lanet ettim kendime. Kalbimin düzensiz atışına engel olamadım. Ela gözleri benim mavilerimle buluştu. Sinirli ama uyarır bir tonda konuşmaya başladı.
"Bir daha kendine alelade dersen sana güzel bir ders vermek zorunda kalacağım Hazal. "
Elini kaldırıp yüzüme kırılmaktan korkarcasına hafif bir dokunuş bıraktı. Bir kaç saniye sürmüştü sadece. O bir kaç saniye benim için bir ömür gibi gelmişti. Elini yüzümden çekmeden, gözlerime bakarak konuştu.
"Sen her erkekle konuştuğunda delirmemi, ayağına en ufak taş değse endişelenmemi, güzel bir olaya gülümserken seninle gülümsememi, odama her geldiğinde etrafa saçtığın huzur yüzünden başımın dönmesini, kokunu alamayınca senin parfümünden alıp koklamamı gerçekten göremiyor musun? Sana hissettiğim duyguları gerçekten göremiyor musun ?"
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."