Yorgun, yaşlı gözlerle izliyordum güzel yüzünü. Başıma vura vura, bağırarak ağlamak geliyordu içimden. Bana öyle bir bakıyordu ki, korkudan kalbim duracaktı. Ne hissettiğini, ne düşündüğünü anlayamıyordum. Titreyen ellerimi zar zor kaldırıp banka tutundum.
Tam kalkacakken elimi tutarak banktan çekip tekrar oturmamı sağladı. Dizlerinin üstüne çöktü. Artık yüz yüzeydik. Sağ elini yanağıma koyup ıslak göz altımı okşadı nazikçe. Kalbim duracaktı sanki. Bu havaya rağmen içim de dışım da alev alev yanıyordu. Heyecan, utanç, korku, aşk... Bedenim çok yorgundu ancak onun bir dokunuşuyla yeniden doğmuş gibi olmuştum.
Sakin, rahatlatıcı ses tonuyla konuştu. "Güzel gözlüm, ne demiş Sabahattin Ali; Sen bu karanlık ömrümün içinde bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin." Yüzü biraz daha yaklaşmıştı yüzüme. Alnını alnıma yaslayıp gözlerini kapattı. Ona uyarak ben de yavaşça kapattım gözlerimi. Güzel kokusu burnuma doluyor, kalp atışlarımızın sesleri birbirine karışıyordu resmen. "Sen benim sevinç ışığım, solmuş kalbime can veren nisan yağmurumsun çiçeğim."
Barlas ve Zehra'nın, yürek ısıtan aşklarına şahit olmaya hazır mısınız?
Kᥙrgᥙ tᥲmᥲmᥱᥒ bᥲᥒᥲ ᥲittir. Çᥲᥣıᥒmᥲsı, koρყᥲᥣᥲᥒmᥲsı vᥱ ᥙყᥲrᥣᥲᥒmᥲsı dᥙrᥙmᥙᥒdᥲ gᥱrᥱkᥱᥒ ყᥲρıᥣᥲᥴᥲktır.
Kardeşi Mert için gittiği bir barda seçtiği bir adamdan hamile kalmayı planlayan Duru'nun tek amacı doğacak olan bebeğinin kardeşine nefes olmasıdır.
Duru amacına ulaşır fakat bilmediği şey ise seçtiği adamın karanlık dünyasıdır.