-Neden?'demişti sıcak nefesi genç adamın dudaklarına vururken. Uzun siyah saçları kirpiklerine takılmıştı. Ancak onu çekecek ne hali nede aklı vardı. Ona değen bedeni adeta karıncalanmıştı. Dolgun dudakları hafifçe titremişti. 'Neden kurtardın beni Tahir ağabey?' Neden? Neden ? Neden? Zihninde milyonlarca şey olsa da şuan duymak istediği şey bir cevaptı. Neden? Sesini, bakışını, gülüşünü haram ederken bu yaptığı nedendi ? Mahallesinin küçük kızına ağabeylik mi yapıyordu? Yoksa sağcılar kahvesinde solcu bir kızı polis elinden kurtardım diye alaya mı alacaktı? Tahir'in nefesi ciğerlerinde takılı kalmıştı. Kolları arasındaki kız perde ardından gördüğü o basma fistanlı bıcır bıcır kız çocuğu değildi. Örgülerine beyaz kurdeleler takılmış siyah önlüklü talebe de değildi. Bacaklarına geçirdiği kot pantolon, sırtına giydiği yeşil parka ve gözlerine sürdüğü kalın sürmeler ile bambaşka olmuştu. Genç bir kadın olmuştu. Lakin yinede içindeki o cıvıldayan kız çocuğunu yok edememişti. Çenesinin kıyısına bulaşan boya onu duvarlara yazı yazan bir devrimciden çok sulu boyasıyla resim çizen bıcırık yapmıştı. Çenesine doğru inen ince bıyıkları dudaklarının titreyişi ile kıpırdanmıştı. -Bilmiyorum.'demişti nefes verir gibi bir fısıltıyla. Sözleşmiş gibi gözlerini bir lahza çekmiyorlardı birbirlerinden. Mehmed Tahir'in eli kıpırdanıp kızın sırtından omuzuna doğru süzülmüştü. 'Bilmiyorum ama, eğer lüzum etseydi ben senin için ölüme de giderdim Feride.'