İlk on bölüm harici yayında değildir. Bölümlerin kalanını Dream'dan okuyabilirsiniz.
"Kalbi atan tek kişi olarak, fazla ses çıkartıyorsun." diyerek gülümsedi Adin, yanına gittiğimde, daha bir kaç saat önce sinirden kuduran o değilmiş gibi. Bense sadece yutkunarak önce ona, sonra etrafa baktım. "Ne oldu? O koca dilini yuttun sanırım?"
"Gülümsemene alışık değilim malum." dediğimde daha da genişledi gülümsemesi.
"Kan gördüğüm zaman hep mutlu olurum." diyerek eliyle belimden tutup beni kendisine çekti. Görünüşe göre bahsettiği kan benimkiydi. Acaba Dora'nın çığlık atma dediği yer için tam şu an uygun olur muydu?
"Çığlık mı? Ama ayıp." Tam kulağımın dibindeydi Adin'in dudakları. "Bunun için daha sonra ödeşebiliriz. Bir kaç saat sonra sen de kan gördüğünde benim kadar mutlu olacaksın çünkü." diye fısıldadiktan sonra kolye benimle bütünleştiğinde hissettiğim acının aynısını hissettim bir anda.
Gözlerim kapanmaya başlarken, düşmek üzere olan boynumdan tutup beni yere yatırdı Adin. Daha sonra boynumdan sızan kanın tam altımdaki platformu yavaşça doldurduğunu gördüm. Kanlar platformdaki tek yerde birleştiğinde Adin birkaç adım geri çekildi ve platformda bir ışık patlaması yaşandı. Bu sırada karanlıktan büyük bir maç kazanılmışçasına galibiyetin sevincine benzer sesler yükseldi. Kazanan tam olarak kimdi, henüz bilmiyordum.
Kalbim deli gibi hızlanırken korkuyla geriye adımladım , kaçmalıydım bu çocuğu görmeye dayanamıyordum.
"Dur" göğsüm derin nefeslerim yüzünden inip kalkarken kafamı olumsuzca salladım. "Sakın kaçmaya kalkışma" demesiyle eğdiği kafasını yavaşça kaldırdı ve kızıl gözlerini bana sundu. Gözlerini görmemle dahada korkarken kafamı tekrar olumsuzca salladım kalbim deli gibi çarpıyordu ve soluklarım kulağımda yankılanıyordu. Arabamın kaportasından kalktığı an , dahada geriye adımladım ve üzerime bir adım atınca göğsüm dahada hızlı inip kalkmaya başladı. Kızıl gözleri göğüslerime kayınca dudağının kenarı yavaşça kıvrıldı ve gözleri tekrar gözlerime çıktı. Ağzındaki otu alıp serseri bir şekilde kenara sıktı ve adımları yavaşça üstüme gelmeye başladı kalbim göğsümü yarma pahasına atarken , geriye adımlamayı bıraktım ve arkamı dönüp koşmaya başladım. Asvalt yolda izimi kaybettiremeyeceğimi bildiğim için sık ağaçlı ormana daldım. Ağaçların arasından ay ışığının sayesinde görebildiğim kadar koşarken arada ayağım taşlara takılıyordu.
"Sana kaçma demiştim!"
✴✴✴
Ölüm kadar güzel , öldüren kadar kötü ve kızıl gibi kanlı...
Bu neyin hikayesiydi böyle...
●°•○°•●
Yazar : Hülya ÇÖRTÜK
Tüm hakları saklıdır