Bazı gitmeler kaçış değil, kendini bulma çabasıdır...
Doğa, her şeyden bıkmış, ailesinin yokluğunda kendini yalnız ve kaybolmuş hissediyordu. Ne annesi ne babası ona ulaşmıştı, sanki unutulmuştu. Bir karar verdi: Gitmek. İstanbul'u, yaşadığı acıları, karmaşayı geride bırakıp Eskişehir'e babaannesinin yanına kaçacaktı. Ama gitmek sandığı kadar kolay değildi. Çünkü arkasında bıraktığı biri vardı: Baran.
Baran onun için neydi? Bir arkadaş mı, bir teselli mi, yoksa her şeyden daha fazlası mı? Doğa'nın içi sürekli çelişkilerle doluydu. Kalmak mı zor, gitmek mi? Sevdiğini itiraf etmek mi, yoksa susmak mı? Ama belki de bazı soruların cevabını zaman değil, doğru kişi verirdi...
Otobüs kalkmadan önce her şey değişebilir mi? Bir gidiş, bir kalışa dönüşebilir mi? Doğa'nın kalbini dinleyip dinlemeyeceğini, Baran'ın onu gerçekten durdurup durduramayacağını bu hikâyede keşfedin.
Bu, bir kaçışın değil, bir aşkın hikayesi...
Hedefleri için gözünü karartmış olan Alin, bir yıl daha sınava çalışma kararı alır. Her şeyi bir kenara bırakmış, yalnızca derslerine odaklanmışken, kütüphanede tanıştığı bir adamla sınırlarını koruyacak mı yoksa yıkacak mıydı?
•
Arkamı döndüm ve apartmanın girişine doğru ilerledim. Kapıyı açmak için bir hamle yapacakken sesini duydum. "Alin!"
Omzumun üzerinde ona baktım. Dudaklarındaki o güzel kıvrılma görülmeye değerdi. "Sevgilim veya bir flörtüm olursa, bu yalnızca sen olursun."