İnsanoğlu pek şaşırtıcı olmamış yüzyıllar boyunca. Her bir yüzyılda daha kötüsü olmaz sanmış, her bir yüzyılda hepsinden daha kötüsü olmuş. Her bir günün bir diğerinden kötü olmasına maruz kalmışlar. Daha kötüsü olmaz, daha kötüsü gelemez sanmışlar. Ama her seferinde gelmiş.
Kötülük şekil değiştirmiş. Zalimlikken korkuya dönüşmüş, insanların içine bencillik olarak düşmüş. Sevgilerden korkmaya başlamışlar. Cinsellikten korkmaya başlamışlar. Kadınlardan korkmaya başlamışlar. Yetmemiş, zihinlerinde yaratıklar yaratıp onlardan korkmaya başlamışlar. Daha kötüsünün başlarına gelmesinden korkmuş, daha kötüsünü başlarına getirmişler. Konuşmaktan korkmuşlar. Susmuşlar, sustukça daha çok korkmuşlar.
Şimdi, bu dar sokaklarda yürürken her bir evde yükselen o duyguyu en net şekilde görebiliyordum. Korku. Korkularını ifade edebilecek kadar kelime bilmezken başlarına gelmeyen her şeyden korkmaya başladılar. Çünkü artık konuşamıyorlardı. Düğümlenmiş dillerinden düşen tek cümleler hashtag'lere sığınmış birkaç adalet yakarışıydı. Artık sesleri yoktu. Dillerini değil parmaklarını konuşturmuş, vicdanlarını rahatlatmışlardı. Artık mutlulardı. Korkmamanın rüşvetini baştan ödeyip mutlu taklidi yapmaya çok alıştırılmışlardı.
[taehyungxjungkook]
Fenerbahçenin liberosu, fenerbahçenin kızıydı o. Hayatını bu renklere aşık olarak geçirmişti.
Onun aksine Barış Alper, galatasarayın jokeriydi. Bir iddialaşmayla girmişti kızın hayatına.
Ne de olsa zıt kutuplar birbirini çekerdi, değil mi?
*kitabın içindeki her karakter kurgusaldır, hiçbir sporcuya kin ve nefret için yazılmamıştır*