Aşk mı, Gurur Mu?
  • Reads 2,861,620
  • Votes 81,910
  • Parts 93
  • Reads 2,861,620
  • Votes 81,910
  • Parts 93
Complete, First published Feb 27, 2015
Aşk... Gurur...
  
  Her şey bir iddia ile başlasaydı...
  
  Sizce bu iki kelimeden kazanan hangisi olur? Hangisi daha yoğun yaşanır? Hangisi bizi daha çok yönlendirir? Biri için birinden vazgeçmek zorunda olsak hangisini seçeriz? Ya da ikisi de aynı duyguda harmanlanır mı? 
  
  Yeni hikayemizde bu soruların cevabını arayacağız ve bakalım sonunda hangisi bulacağız? 
  
  Nisa ve Semih'in dünyasına adım atarak, ikisinin de nasıl değişimler geçirip, neler yaşadığının tanığı olacağız. Bazı yerlerde gülümseyip, bazı yerlerde hüzünleneceğiz çünkü onların bize anlatacağı çok şey olacak. Bakalım siz en çok hangisini haklı bulacaksınız... 
  
  Küçükken kalbinizi hiç olmadık birine kaptırsanız, geçen zamanla o yer daha da sağlamlaşsa, sonrasında da onun sizi fark etmesi için bir şansa kavuşsanız ne yaparsınız? Nisa için büyük bir şanstı Semih'in yanında çalışacağı dört ay. Tabi bu işe başlarken attığı adım aslında büyük bir yalandı. Yalanla başlayan bir şeyin devamı sizce nasıl olur? Nisa bize bunun nasıl olduğunu anlatmaya çalışacak bakalım başarılı olabilecek mi? 
  
  Hepimiz eskilerin "Büyük lokma ye, büyük konuşma!" lafını biliriz. Sizce bu sözü Semih'in duyması için kaç yıl geçmiş olmalı. Çünkü ettiği büyük laflar, boğazında kalacak. Tabi öğrendiği gerçeklerle de olaylar çok farklı noktalara ulaşacak. Üstelik 'yalan' konusunda çok katı olan biri, hayatının en önemli adımının bunla şekillendiğini öğrense... Mantığı ve kalbi arasında sıkışıp kalsa... Sanırım onun yerinde olmayı hiçbirimiz istemezdik. 
  
  Aşk mı, Gurur mu? 
  
  Bakalım sizin seçiminiz hangisi olacak? ;)
All Rights Reserved
Table of contents
Sign up to add Aşk mı, Gurur Mu? to your library and receive updates
or
#175hüzün
Content Guidelines
You may also like
Karia by ysraergn
31 parts Ongoing
"Sen ansızın kapımı çalan kıyametimsin." ............. Bazı sonlar yeni ilkler doğururdu. Ve bazı sonlar, insanı yeni bir yola adım atmaya zorlardı. Yeni ilklere adım atmak için kader hazırdı. Ona düşen kadere boyun eğerek, örülen ağların peşine düşmekti. Hayatı, sorunsuz ilerlerken bir gün ailesinin ani ölümüyle sarsılan Ahu Melek, aldığı mektupla hayatı değişmiş, kendini hiç bilmediği topraklarda, tanımadığı insanlar arasında kök salmış bir şekilde bulmuştu. Babasının, hiç bilmediği bir ailesinin olduğunu öğrenince kendini o aileye dahil etmek aklının ucundan bile geçmemişti. Babasının doğup büyüdüğü topraklara bomba gibi düşmüştü güzel kadın. O, bir Karia'ydı. Tıpkı ansızın gelecek olan kıyamet gibiydi. Yeni yeni keşfettiği bu topraklarda çiçek gibi açıp, aşkı bulacağını ise hiç düşünmezdi. O, bilmeden kendi ayağıyla aşka gitmişti. Mertliği ve merhametiyle nam salmış Demir Asilkan ise görür görmez vurulmuştu bir çift kurşuni göze. Ansızın kapısını çalan kadına kaptırmıştı gönlünü. Seviyordu, çok güzel seviyordu Demir Asilkan. Ancak hiçbir aşk kolay bulunmazdı. Zorlu sınavları, dikenli yolları vardı vuslatın. "Şu kurşuni gözlerin yüreğimi delip, geçiyor," dedi Demir. Kızın gözlerine bakmaktan ve orada kaybolmaktan kendini alıkoyamıyordu. "Senin beni aldığın bu güzel yüreğin var ya, işte orası benim saltanatım," dedi kadın sevgiyle gülümseyerek. Başlangıç Tarihi: 15.03.2021 1. Kitabın bitiş tarihi: 05.02.2022 Çalındığı taktirde yasal işlem başlatılacaktır.
AŞK İÇİN YAŞAMALI İNSAN  by esmerfrozenn
4 parts Ongoing
Kars'ın uçsuz bucaksız beyazlığı, gökyüzünden yere düşen sessiz bir ağıt gibiydi. Bu topraklar, sert rüzgarları ve katı töreleri kadar, içinde sakladığı derin acılarıyla da tanınırdı. İşte Eflal, bu çetin coğrafyanın en narin çiçeğiydi. Aşiretin gururla anılan kızı, güzelliğiyle efsanelere karışmış, kalbini ise yalnızca bir adama, Alparslan'a adamıştı. Sevda, onun için kutsal bir emanet, Alparslan ise bu emanetin sahibiydi. Fakat bir gün, bu emanetin kırıldığını, sevgisinin toprağa düştüğünü anladı. Alparslan, Eflal'in gözlerinde bulduğu huzuru, başka bir kadının gölgesinde aramıştı. Eflal'in üzerine kuma getirmek istemiş ve bunun için aşireti toplamıştı. O gün, Eflal'in içindeki sevda ateşi bir kor gibi yanmaya devam ederken, gururunun üstüne çöken karanlık, ruhunu üşütmeye başladı. Odaları şimdi soğuktu; taş duvarlar, Eflal'in sessiz çığlıklarını yankılamak için oradaydı. Oysa bir zamanlar bu duvarlar, onun kahkahalarını, sevdasının umut dolu türkülerini taşırdı. Alparslan, eve her giriş yaptığında, Eflal'in yüreği daha da sıkışıyor, gözleri uzak dağların ardında bir çıkış yolu arıyordu. Kars'ın soğuk rüzgarları, onun acısını daha da derinleştiriyordu. "Töre mi ağırdır, aşk mı?" diye sordu kendi kendine. Gözyaşlarını içine akıtmayı öğrenmişti; çünkü aşiret kızlarına ağlamak yakışmazdı. Ama içindeki isyan, susturulması imkânsız bir fırtına gibi büyüyordu. Her gece yıldızlara bakıp, "Ben sevdim, ama sevdamı elimden aldılar," diye fısıldıyordu. Alparslan'a olan sevgisiyle gururu arasında sıkışmış, bir kadın olarak var olma savaşı veriyordu. Sadece bir kadının ihanetle yüzleşmesini değil; törelere, geleneklere ve kalbini yok sayan bir dünyaya karşı verdiği sessiz ama güçlü direnişi anlatıyor. Kars'ın karlı dağlarının gölgesinde, Eflal'in gözy
•MÜBREM• by saudademsia
11 parts Ongoing
"Elinden şekeri alınmış bir çocuk gibi kaldım Yokluğunda... Yağmur yağar, kar yağar Günler kısalır, geceler uzar On parmağımın üstüne on mum yaktım. Gecesefalarının gündüz yalnızlığıydım Ateşböcekleri ışıtır gecemi. Hepsi bu Kanar bir yerlerim: Sevgilim Ufkunda bir yalnızlık aylasıyım Bir delta gibi genişleterek yokluğunu Sevgilim. Hep geceye sakladım sende bulduğumu". Karşısındaki eski badanası dökülmüş duvardaki ahşap saate bakıp tekrar okuduğu şiir kitabına döndü Boyabatlı. Saat 03.38 Yine onsuz geçen târumar gecelerin birinde yine elinde kitapla oturuyordu odasında. Dışardaki şiddetli yağan yağmurun pencereye çarpan damlalarını dinliyordu usulca. Yataktan uzattığı iptila olmuş elindeki sigaranın , ağır ağır düşüyordu külleri zemine. Ağırca iç çekti, yaklaştırdı çatlamış kuru dudaklarına sigarayı. İçine çekti zehirli dumanı. Birkaç saniye bekledikten sonra geri bıraktı dumanı. Kaç yıl geçti gögsünün âh verenini görmeyeli. Kaç yıl oldu saymadığı günü, saati, saliyesi kalmadı zikrinde. Bugün onsuz geçen 4. Yılını karşılıyordu Boyabatlı. Ne kadar da hızlı geçmişti zaman oysaki hala kalp ağrısı ilk gün ki gibi yerli yerindeydi. Her aldığı nefes haramdı ona. Yataktan doğrulup ayaklarını yere sarkıtıp elindeki sigarayı, yatağın yanındaki komidindeki içi dolmuş küllüğe bastırdı. Elindeki kitapı kapatıp bıraktı komidinin üstüne. Elleriyle yataktan destek alıp ayağa kalktı. Yorgun adımlarla yanaştı yatağın yanındaki pencereye. Gökyüzüne kaldırdı kızarmış kahverengi gözlerini. Diğer günlerden farklı olan gündü bugün her bu yılın dönümünde onun geleceğini umut ettiği gibi değil artık umutsuzluğa bırakmıştı kendini yorgun kalbi. Usulca iç çekti. "Neredesin Gönlümün Âh'ı?".
You may also like
Slide 1 of 20
Devir cover
Takıntı cover
BUZDAN NEFRET cover
Karia cover
SENDEN ÖNCE SENDEN SONRA (Tamamlandı) cover
Beyefendi /yarı texting/  ~FİNAL~ cover
BERDEL (+18) cover
SEVDA KONMUŞ DALLARIMA  cover
Başına Buyruk! cover
Dönüm Noktası  cover
Bana Sevmeyi Anlat  (G.S.A Serisi 3) Düzenlendi cover
AŞK İÇİN YAŞAMALI İNSAN  cover
EKSTREM cover
KÜLDEN YANAN ATEŞ cover
•MÜBREM• cover
Sürgün Kasabası (Revize Edilecek) cover
İzler Silinmez cover
SEVDA ATEŞ'İ [Töre] cover
Aşk İkilemi -Aşk Serisi 1- cover
Feride cover

Devir

5 parts Ongoing

Yaradılışı ikilikle anlamak mümkün mü? İyi-kötü, güzel-çirkin, siyah-beyaz kavramları mı anlatacak ne olduğumuzu? Ya bunların dışında bir anlamlar dünyası varsa? Ya o dünyanın kapıları sadece görmesini, tatmasını, duymasını bilenlere açıksa? Bir evin size garezi olduğunu hissettiniz mi? Ya da bir toprak parçasından geçerken orada muhteşem bir şeyler yaşandığını düşündünüz mü? Hiç tanımadığınız birine sebepsiz bir sempati duydunuz mu? Uzun yolda kayalardan sızan sular gördüğünüzde; mutlaka içmeniz gerektiğini fısıldadı mı bir ses? Yankı ile tanışmak ister misiniz? O henüz yirmi üç yaşında bir gezgin. Hayatı, ailesi, doğumu yaşamı acayip bir insan. İnsanların renklerini görebiliyor. Daha da önemlisi o renklerin anlamlarını bir ucundan tutabiliyor. Tamamını anlayacak deneyim ve ilme sahip olmasa da hastalığın kokusunu, kötülüğün tadını, saflığın ve iyiliğin ışığını hissediyor. Genç bir tarih araştırmacısıyla yolları kesiştiğinde; gizli kadim bilgiler, kan hafızası, geçmişin derin ama saklı izleri ortaya çıkıyor. Deniz önce Yankının kaçık olduğunu düşünüyor. Ama zamanla kızın hayatının tehlikede olduğunu anladığında, bu masum ve tuhaf kızı korumak, tek amacı oluyor. Sevgili okurlarım, benden okumaya alışmadığınız farklı bir öyküyle karşınızda olacağım. Umarım seversiniz. Vira Vira...