Yayınlanan Tarih: 30.03.2023
"Bu ülke senin ülken, emret yerine getirilsin. İtaatler sana karşı yapılsın, senin kuralların geçerli kılınacak. Kendine yeni bir dünya kur güzelim, burası senin cennetin..."
Artık her şey güzelleşecekti, bunu hissediyordum.
"Cennetini kendine göre şekillendir, her şey senin istediğin gibi olacak!" dedi.
Ona karşı kırgınlığımın böyle geçeceğini sanıyordu, "söz verdiğin gibi..." dedim.
"Söz verdiğim gibi... Dünyayı önüne serdim, dünyamı sana verdim... Emret yerine getirilsin her şey!" Dedi.
Sahnenin ortasında, onlarca insanların gördüğü gözler bizim bulunduğumuz konuma aitti. Düşler ülkesinde yaşanan şeyler son bulmuştu. O bana gerçek bir dünya kurmuştu, beni içine almıştı, başroldüm...
Başrolüydüm...
Gözlerinin en derinine bakmama izin veriyordu. Gözlerimin en derinine bakmasına izin veriyordum, biz o derinlikte boğuluyorduk...
Boğuluyorduk ve onlarca insan bize yardım edemiyordu, biz yanıyorduk!
Biz bitiyorduk ve elimizden hiçbir şey gelmiyordu!
Bir adım daha atmıştı bana, aramızdaki mesafe kapanmıştı. Nerede olduğumuz umurumda değildi, hislerime kulak astım.
Biz kendimizce bir savaş başlatmıştık, onlarca kaybedişimizin sonunda armağan edilmişti kazanmak. Savaş son bulmuştu ama bizim iç savaşımız başlamıştı...
Dokunmadan dayanamayan ellerim boynuna doğru yol aldı, bir yılan gibi sardı kollarım. Kaçmasına izin veremezdim, kaçmak isteyen de yoktu.
Öyle şevkle, öyle tutkuyla bakıyordu ki mavileri... Bir an nefes alamadığımı ve öldüğümü sandım ama ölmemiştim, onun mavi derinliklerinde boğulmak ölmek değildi, ölmek isterken yaşamayı seçmekti...
DEHŞET: YAKALANMAYAN SUÇLULAR SİZLERLE...
Tamamen kurgudan ibarettir!
Askeri kurgudur.
"O maviydi, ben yeşil; tıpkı bir Karadeniz gibi. Birbirinden ayrılmaz, ayrılması düşünülemez, öylesine birlikte, öylesine içten. Biz birbirimize aitiz Karadeniz, bunu sana kanıtlayacağım."
Eczacılık fakültesinden yeni mezun olan Doğa Tanrıkulu, beş yıl önce itiraf ettiği ama karşılık bulamadığı aşkından bir türlü vazgeçememiştir. Bu beş yılda O'nu görmeyi sonuna kadar reddetmiş, ondan haber bile almamış, üstüne başka birini sevmeye çalışmış ama başarısız olmuştur. Üniversitenin son gününde katıldığı partide olan bir olaydan sonra karakolluk olunca, abisini aramak zorunda kalmıştır. Abisiyle birlikte gelen O'nu, yıllar sonra ilk defa görmüştür. İşin kötü yanı, artık sürekli onu görmek zorunda kalacaktır çünkü hem ailesiyle annesi aynı mahallede oturuyorlardır ve Doğa'nın kalmak zorunda olduğu evde, O'da kalıyordur. Aşkına hep sahip çıkan Doğa, bu süreçte onu unutup unutmadığını, onu aşıp aşamadığını anlayacaktır.
Yüzbaşı Atlas Karadeniz, beş yıl önce hayatındaki büyük değişikliklerin yanına, bir de ufak bir kız çocuğu eklenmiştir. Sürekli görevlere çıkan Atlas'ın görevlerinden başka düşünmek istediği bir şey yoktur ama o kız çocuğuna karşı bir şey hissedip hissetmediğini, şu an anlamak üzeredir. Belki de her şey için artık çok geçtir.