ağlamıyorum. bu yalnızca evi ateşe vermek. kaçıp gidemem ben, hiçbir şeyi yüzüstü bırakamam. ateşe vermeli, yok etmeliyim evimi. ait olduğum tek evi, bedenimi. evi ateşe vermek bu, bir ağıt veya intihar notu değil.
hoşçakal diyemem ben, en yakın arkadaşımla tanışamam, birini sevemem, kollarım arasına alamam beni sevenleri. çok bekleyenim var, kardeşim hala bensiz uyuyamaz, öpmem gerek onu ve sevgililerimi. babama bir soju borcum var, geçenkini o ödemişti, annem nerede bilmem ama eminim ki kollar arasına sığınsam bu evi küllerden kurtarırdı. özür dilemem gerek. özür dilenmesi gerek bana.
bu işte, bu evi ateşe vermek demek.
texting
"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma indi öpücükleri. "Geldin ve beni dünyanın en mutlu adamı yaptın." Dudağımdan da öpüp alınlarımızı birbirine yasladı. "Seni çok seviyorum. Seni senden çok seviyorum."
Bu kez ben dudaklarına ufak bir öpücük bırakıp ayrıldım. "Seni çok seviyorum. En az beni sevdiğin kadar seviyorum seni." Kollarımı boynuna dolayıp yüzümü boynuna gömdüm. Kokusunu içime çektim.
Çok özlemiştim.